Gözlerini sımsıkı yumarken elini kadının göğsünün üzerine koyup onun kalbinin atışlarını hissetmek istedi. Yalnızca iki saniye sonra avucunun altında yavaşta olsa atan kalbini hissettiğinde derin bir nefes vererek açtı gözlerini. Bora farkında değildi ama tam bu esnada yanağından süzülen bir damla yaş kadının dudaklarına karışıp gitmişti.

"Kalbinin atışını hissediyorum Bade, benimlesin. Sakın pes etme tamam mı? Şimdi hastaneye gideceğiz ve sen iyileşeceksin."

Sözleri biter bitmez duyduğu siren sesleriyle biraz olsun rahatlamıştı. Bundan sonrası öyle hızlı olmuştu ki Bora ne zaman Bade'yi ambulansa bindirdiğini, ne zaman hastaneye geldiklerini anlamamıştı bile. Kadın hızla ameliyata alınırken o dostuna saydırmakla meşguldü.

"Kapıya diktiğimiz o polisler süs köpeği mi Melih? Ben neden koruma istedim Bade'ye, tüm bunlar olmasın diye! Ama senin ayarladığın o işe yaramazlar ne yapıyor, hepsi birden yemek molasına çıkıyor!"

Hastaneye geldiğinde Melih'ten öğrendiklerine fazlasıyla öfkelenmişti Bora. Tüm bunları yaşamamak için uğraşıyordu haftalardır ve koruma var diye Bade güvende sanırken aslında kadın hiçte güvende değildi.

"Sakin ol Devrim, sana söyledim. Polislerin hepsini ben özellikle seçtim, böyle bir sorumsuzluk yapacak insanlar değil hiç biri. Araştıracağım durumu."

Melih'ten duyduklarıyla daha da öfkelendi.

"Lan araştırsan ne olacak? Bade'nin çektiği acıları geri alabilecek misin? Kollarımda gözlerini kapattığı anı benden silebilecek misin?"

Karşısında ki adamdan bir yanıt alamadığında öfkeyle iki yana salladı kafasını. Ne aptaldı. En başında onu bu işe, bu kadar sokmamalıydı. Makineyi yok eder etmez Bade'yi hayatından çıkarmalıydı ama istediği gibi olmamıştı hiçbir şey. Bade şimdi içeride hayata tutunmaya çalışıyordu.

Gergince ileri geri gidip geldiği hastane koridorunda, geçen dakikalar sonrasında alnını duvara yaslayıp soluklanmaya başladı. Biri çıkıp kadının durumu hakkında bilgi vermedikçe deliriyordu. Tam bu sırada ameliyathanenin kapısı açılmış, doktor görünmüştü. Bora hızla doktorun karşısına dikilirken merakla aklında ki soruyu sordu.

"İyi mi o?"

Doktorun ifadesinden bir şeyler anlamaya çalışıyordu ama karşısında adam yılların dezavantajını kazanmış, tepkisiz bakıyordu ona.

"Maalesef, elimizden geleni yaptık ama hastayı kurtamadık. Hastaneye getirildiğinde kalp atışları çok düşüktü, hiçbir çabamıza yanıt vermedi. Başınız sağolsun."

Henüz doktorun söylediklerini idrak edememişken önünden çekilen adamla içeriyi görmüştü. Bade ameliyat sedyesinin üzerinde öylece duruyordu. Başında ki hemşirelerden biri beyaz örtüyü kadının yüzüne örterken idrak etmişti olanı.

"Hayır, ölmemiştir. Örtmeyin, uyanacak şimdi..."

Devam edememişti sözlerine. Diyecek bir şey bulamıyordu ki. Güzel kadının üzerini örtmüşlerdi ve Bora yaşadığı duygu değişimleriyle baş etmeye çalışıyordu. Bedeninde ki tüm gücü ve kontrolü kaybetmiş, öylece beyaz çarşafla örtülmüş kadına bakıyordu.

Gitmiş miydi sahiden?

Kapanan kapıyla birlikte iyice afallamıştı. Sırtında hissettiği elle ağır ağır arkasına doğru döndü. Biraz önce öfkeyle baktığı dostuna şimdi yıkılmış bir şekilde bakıyordu. Koruyamamıştı kadını. Yapması gereken tek şey onu korumaktı ve onu da becerememişti.

ALABORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin