Ona bana yazması için izin vermemem gerektiğinin bir işaretimiydi?
Uyarımıydı?

Telefonum bir kez daha titreyince yeşil gözlerimi gelen yeni mesajın üzerinde gezdirmeye başladım.

0539***:
"Sirena?"

Cevap bekliyordu!
Doğal olarak.

Kafamı iki yana salladım bir şekilde durumu toparlamalıydım.

Parmaklarımı klavyenin üzerinde gezdirmeye başladım. Televizyonun sesine tırnaklarımın telefon ekranına vuruş sesleri çıkıp, karıştı.

Serina:
"Ben," yazıp gönderdim.

Durdum ve gözlerimi sımsıkı kapatıp açtıktan sonra aklıma gelen ilk şeyi yazdım, salladım.

Serina:
"Elim değdi yanlışlıkla"

Gözlerim büyüdüğünde "Hayır!" Diye bağırdım. Öyle bir şey yazmış olamazdım değil mi!

"Ya hayır ya hayır! Rezil! Elim çarptı ne!" Diyerek kendi kendime bağırdım.

10 dakika içinde delirmiştim sanırım.

Ama cidden elim çarptı yazmak neydi ya! Nasıl bir rezildim ben?

Yüzüm biraz daha yanarken ellerimin arasında ki telefonum titredi.

0539***:
"Sirena,"

Nefesimi tuttum.
Eğer benimle dalga geçerse kesinlikle onu bir daha engelleyecektim.

0539***:
"Bana izin verip, konuşmak istemediğinden emin değil misin yoksa?"

Tuttuğum nefesimi veremedim.
Oysaki benimle dalga geçmemişti.

Donup kalırken mesajı defalarca okuyup düşündüm.

Emin değil miydim?
Sanırım.
Sanırım emin değildim. Ama düşündükçe ve düşünceler artıp tek bir yola çıkınca asıl gerçeğim, düşüncelerim ortaya çıkıyordu.

Ben yalnızdım.
Beni düşünen yoktu.

Benim kaybedecek hiçbir şeyim de yoktu. Eğer ona izin verirsem bir şey kaybetmezdim lakin bir şey kazanacağım da meçhul değildi.

Fakat bu kişi her kimse ben onunla artık konuşmak ve içimde ki merakı dindirip beni gerçekten merak edip, etmediğine, önem verip, vermediğine inanmak istiyordum.

Bu yüzden cevabım belliydi.

Serina:
"Hayır, eminim. Seninle konuşmak istiyorum çünkü haklısın."

Serina:
"Benim kaybedecek bir şeyim yok."

Mesaj yanıtı çok hızlı geldi.

0539***:
"Böyle düşünmen hoşuma gitti, vazgeçtiğini sanmıştım."

Ekledi.

Sirena| TextingWhere stories live. Discover now