4. ÖLÜME AŞIK ADAM

575 347 884
                                    

Keyifli okumalar canlarım.

Billie Eilish, NDA











Evrendeki en karanlık gezegende hapsolduğum an etrafımda kaybolmamı bekleyen umutsuz düşüncelerim vardı ve ben buna boyun eğmeye mahkum bırakıldım ama artık bu halimi terk etme taraftarıydım. Üzerimdeki ölü toprağını atmam birazcık uzun sürecekti aslında fakat sıkıntı değildi. Olmak istediğim birisi vardı, bir de tümüyle kabul etmem gereken olduğum kişi.

Ben Almira, her şeye rağmen güçlü durmayı başarıya ulaşan yol olarak görmüşümdür. O kadar yol katetmişken pes etmek yakışmazdı zaten.

Küçük iyiliklerin bile insanları mutlu edebileceğine şahit oldum. Lütfen bir başkası için iyi şeyler yapmayı unutmayın. Birinin nasıl bir gün geçirdiğini ve hayatlarını nasıl daha iyi bir şekilde etkileyeceğinizi asla bilemezsiniz.

Bir süre sonra kasabadan çıkışımızı yaptık, Edward'ın durumu iyiydi. Biz de yaşanmışlıkları bir kenara toplayıp görevimizi yerine getirmek üzere adaya geçiş yapıyorduk. John ile sonra ilgilenecektik, şimdilik ejderhalara odaklanmak istedik sadece. Zaten Flamegon'un kısa bir süre içerisinde bize alışması da işimizi kolaylaştırıyordu. Önceki gibi Carrie ve ben, Snowstorm ile beraberdik. Brendon ve Edward'da Flamegon ile birlikteydi. Adaya yaklaştıkça biraz tedirgindim, bunun üzerine bir de uzun süredir Anthony ile konuşamıyorduk. Onun tepkisi de tedirgin ediyordu. Diğer yandan adada nelerle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Açıkçası beni daha çok tedirgin eden başka bir şeydi, yaralı bir dostumuz vardı yanımızda. Adada bir fırtına ile karşı karşıya kalabilirdik, ejderhanın hırçınlaşma ihtimalini saymıyorum bile. Flamegon'u tarafımıza çekmek Snowstorm sayesinde çok kolay olmuştu bizim için. Fırtınalı ortamlarda görülen bu ejderha işimizi biraz zorlayacaktı. Beni daha da çok zorlayacaktı çünkü Edward'ın üzerine titriyordum, ona daha fazla zarar gelsin istemiyordum.

Hızla gökyüzünde ilerliyorduk. Ormanı ve denizi yukarıdan izlemek adaya yaklaşana kadar biraz keyif vericiydi. Ada ile aramızdaki mesafeyi azaltırken rüzgar şiddeti de artıyordu. Ejderhalar güçlü olduğu için havada ilerlemek onlar için hiç zor değildi ama bizi birazcık zorluyordu. İlerledikçe ada daha belirgin olmaya başladı ve çok geçmeden adaya iniş yapıp ayaklarımızı toprakla buluşturduk. Ejderhalar yorgunluklarını üzerlerinden atmak için yerlerinde kıvrıldılar, zaten biz de birazcık dinlenip ejderhayı arayacaktık.

Yere oturup gökyüzünü izlemeye başladım. Gökyüzünü izlerken geçmişime daldım biraz. Yine aklıma annemin sözleri geldi. "Keşke yerine iyi ki kullan," derdi ama ben yapamadım. Keşkelerim çok oldu anne. Ben bunları düşünürken diğerleri de yanıma geldi.

"Kendimize güvenli bir yer bulmalıyız." Carrie'nin cümlesi dikkatleri üzerine çekti.

"Ejderhalar burada mı kalacak?"

"Sorun olmaz," diye söze girdi Carrie yeniden. "Onlar bizi bulur sanırım."

"Aynen," dedim ve ayaklandım direkt. "Kalkalım o zaman."

Ben ayağa kalkınca herkes ayaklandı, bu yorgunluk ile beraber denizin kıyısından ormana doğru ilerlemeye başladık. Orman sessizdi. Biz ormandan da sessizdik.

Kafamın içinde yine bazı şeyler yankılanıyordu, bir türlü kendime gelememiştim aslında. Arada gülsem bile ciddi anlamda paramparçaydım. Bir parça mutluluk gerekiyordu bize. Yine kendimi kaybediyordum. Toparlanmam gerekiyordu artık ama dengesiz bir haldeydim. Bir terazi düşünün. Bir tarafı mutlu, enerjik, iyi birisi. Diğer tarafı ise kırgın, hayattan bıkmış ve umudu kalmamış birisi. Bir türlü eşitliği sağlayamıyordum. Hangisinin ağır basacağı belli olmuyordu. Bu konuda yardıma ihtiyacım vardı. Dört kişilik bir arkadaş grubu olsak bile genelde Edward'la dertleşmeyi tercih ediyordum. Gözlerim onu aradı. Yüzümü çevirip çaresiz bir bakış içinde ona döndüm, o da tabii ki bana bakıyordu. Göz göze geldik ve bunun bana verdiği heyecanla yüzümü tekrar başka yöne çevirdim. Onu dertlerimle boğmak istemiyordum ama bana en çok yardım edende o oldu.

PANZEHİR AKTİFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin