"Aralarında sekiz yaş olan ikiz? Yaş problemi çözerken bile bu kadar saçmalamıyorsun."

Ağzımı kapatıp sustuğumda Evian susmadı bu sefer. Her kelimesi canımı yakıyordu, şimdi de yanında eşi olması onun benimle arasına daha da mesafe koymasını sağlamıştı eminim.

"Herkes ait olduğu evrende yaşamalı. Şimdi zamanına dönüyorsun, okulunu bitirip hayatına devam ediyorsun."

"Bana terslenip durma!"

"Sen de beni sinirlendirme!"

İkimiz de sesimizi yükselttiğimizde ağlamamak adına kaşlarımı çattım ve sustum ancak o dinmeyen öfkesiyle devam etti. Kapının ardından bile beni ürkütüyordu.

"Beni ruh eşimle ayırmaya çalışıp herkesin içinde rezil ettin. Bu mu aşık olmak? Kıskançlıktan berbat bir insana dönüyorsun. Hiçbir suçu olmayan Armonde'den bile nefret ediyorsun." Sinirle sesli bir nefes verdi. "Anla artık. Ben senin ruh eşin değilim."

Sustum ve gözyaşlarımı daha fazla tutamayarak akmasına izin verdim. O an acıyan gözlerimi sımsıkı yumdum ve bunları duymak istemeyerek kulaklarımı da kapamak istesem de kapatmadım.

"Beni rahat bırak."

"Oradan çıkmak için on saniyen var. Yoksa kapıyı kıracağ-"

Evian acımasızca konuşmaya devam ederken susturuldu bir anda. Bunu yapan gizlice yapmak istese de, fısıltı sesleri yeterince duyuluyordu.

"Abartma. Sinirini anlıyorum ama düşmanın değil o senin."

Armonde'nin fısıltılarını duydum ve Evian'ın da sessizliğini. Hemen ardından, bir adım sesi geldi tanıdık sesle beraberinde. Onunla birlikte birinin merdivenlerden inişi. Muhtemelen Evian gidiyordu.

"Jungkook? Konuşalım mı biraz?"

"Hayır. B-beni rahat bırakın. Çıkmayacağım dedim."

Sesimin titremesine engel olamadım ve bu da ağladığımı yeterince belli etti. Armonde'nin sesi Evian'a kıyasla çok daha anlayışlı geliyordu ama yine de ona antipatim vardı sebepsiz.

Tamam, sebepli.

"Peki. Ama neden geri dönmek istemiyorsun? Anlatmak ister misin?"

"Siz anlamazsınız ki. Kimse beni sevmiyor orada. Siz seviliyorsunuz... milyonlarca insan sizi seviyor. Eşleriniz, arkadaşlarınız sizi seviyor. Beni? Kimse sevmiyor..." Burnumu çektim ve yanaklarımdaki ıslaklığı sildim devamının geleceğini bilsem de. "Herkes benimle dalga geçiyor. Eskiden bunu umursamıyordum çünkü hep yalnızdım ama şimdi o insanların arasına döneceğim aklıma gelince ağlamak istiyorum. Burada arkadaşlar edindim. Sevilmiştim ben. Şuan burada da kimse sevmiyor ama inanın, en azından o çöplük yirmi birinci yüzyıldan iyi burası."

Bir anda içimi dökme ihtiyacı gelmiş gibi, Armonde'nin beni dinleyişiyle her şeyi döktüm. Evian duymuyordu veya duyuyordu, buradan gitmek falan istemiyordum.

"Hayatın sana neler getireceğini bilemezsin. En düştüğün anda biri seni tekmeleyebilir, hemen peşinden başka biri seni kaldırabilir de." Tahta kapıdaki sürtünmeden kapının ardındaki adamın da sırtını kapıya yaslayarak oturduğunu anladım.

Gerçekten destek mi olmaya çalışıyordu?

"Mutlaka sevileceksin. İyi bir çocuksun, daha yolun başı."

"Ben çocuk değilim..."

"O anlamda söylemedim. Henüz ruh eşini bile bulmadın. Kim bilir, belki de Evian'ın sonraki hayatı seni bulduğunda çok iyi anlaşacaksınız ve sonsuza kadar seni sevecektir?"

evian ✓Where stories live. Discover now