fifteen flares ²

323 34 20
                                    

hanagaki takemichi sıkıntıyla nefesini dışını verip aynadaki yansımasına baktı. içten içe ölüyordu fakat vücudu bunu hiç yansıtmıyordu. kokuşmuş bir ceset gibi görünse belki insanlar ona yardım ederdi, en azından o böyle düşünüp kendini kandırıyordu.

yüzünü yıkadıktan sonra tekrar baktı aynaya ne kadar hayat dolu duruyordu gözlerindeki bakışlar ama içi tam aksiydi. diğer insanlar onun çürüyen ruhunun kokusunu alamıyordu. hanagaki takemichi çok yorulmuştu daha onlu yaşlarındayken hayatla başa çıkamayacağını fark etmişti.

üniformasını giydikten sonra hızla evden çıktı. annesi iyi bir insandı, ona pek kötülüğü yoktu. sadece ders çalışmasını ve başarılı olmasını istiyordu, maddi durumları kötü olmasına rağmen onu isterse dershaneye bile gönderebileceklerini söylemişti. ama iyi bir ebeveyn değildi, her gün dövülmüş şekilde eve gelmesine ya da kendine zarar vermesini umursamıyordu. onun yaşadığı depresyonun farkında bile değildi.

zaten yetişkinlerin çoğuna göre bu ergenlikten dolayı olan bir şeydi ve geçip gidecekti. ama hanagaki takemichi öyle hissetmiyordu, hep boğulduğunu hissediyordu. arkadaş çevresindeki insanların hepsi bir konuda bir şekilde başarılıydı ama o değildi. elinden hiçbir şey gelmiyordu. ders çalışmasına rağmen notları bok gibiydi, kavgalara karıştığında en çok dayağı o yiyordu, diğerleri arasında en normale yakın aile onunki olmasına rağmen mutlu değildi.

hayatı çok kötü değildi, anne ve babası onu seviyordu. yaşadığı bir evi vardı, maddi destek sağlayan ebeveynleri vardı. onu korumaya çalışan ablaları vardı, her zaman ona destek çıkıyorlardı. anne babası ayrılmış ve bazı maddi sıkıntıları olmasına rağmen herkes onun istediklerini yapıyordu. arkadaşları onu çok fazla seviyordu ve kolluyordu. mutsuz olması için boktan bir durum yoktu ama o mutlu değildi.

bilerek kendini dövdürüyordu, çünkü artık acı çektiğinde mutlu oluyordu. geçen yaz bileklerinde küçük kesikler bıraktığı zamanlar akan kanı çok hoşuna gitmişti. sanki o kan aktıkça o arınacakmkş gibi hissediyordu. bir hayat yaşıyordu ama sanki yaşadığı hayatın başrolü o değildi. kendini hep yardımcı karakter olarak hissediyordu ve bu his onu yok ediyordu.

boğulduğunu hissediyordu hızla evden çıkıp kendini sokaklara attı. bugün okula yürüyecekti geç kalmak umrunda değildi, sadece yürümek istiyordu. çok uzaklara yürümek ve tüm bu hislerden kurtulmak istiyordu. birden adımları hızlandı ve koşmaya başladı, onu kovalayan karanlıktan kaçıyordu. ciğer patlayacakmış gibi hissedene kadar koştu, kaldırımları dolduran birkaç insanın içinden geçerken.

o kadar çok koşmuştu ki durduğunda ciğerlerinin acısından yere çökmüştü, sanki nefes aldığında ciğerleri her an patlayacakmış gibi hissediyordu. derin derin nefes aldı, bu acı bile hoşuna gitmeye başlamıştı. yaşadığını sadece böyle hissediyordu.

güçlükle kendine geldiğinde kafasını kaldırıp baktı, okulunu karşısında görünce seslice yutkundu. bu eziyeti çekmeye hazır değildi, bu kadar erken okula gelmemeliydi. ama pek bir şey yapmadı, sadece maskesini takındı. yüzünde kocaman bir gülümseme ile içeriye girdi ve arkadaşlarının yanına ilerledi.

sanki birkaç saniye önce onu kovalayan karanlıktan kaçan o değilmiş gibiydi, saatlerce sonsuz bir uykuya dalmak isteyen de o değilmiş gibi davranacaktı. hayat dolu olacaktı, ölü ruhların parçalara ayırdığı ruhundan kimsenin haberi olmayacaktı.

"her zamanki gibi," diye mırıldandı, "zor, bir şey yok. sadece maskeni takın ve mutlu ol. acını kimse bilmemeli."

——
sonunda yb geldii!
biliyorum biraz kısa ama idare edin pls
:")
anca vakit bulabildim:")

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 20, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

fifteen flaresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin