🌈66/G⭐

Mulai dari awal
                                    


Fotoğrafladığımda en çok beğendiğim iki yeri paylaşırken en sondada Martin ile çekildiğimizi paylaştım. İkimizin fotoğrafına bakarken bir kez daha gülümsedim.

"Seni seviyorum." diye mırıldandım.

"Seni seviyorum güzelim ama bana hala kırgın olduğunu biliyorum."

"Kolaylıkla unutabileceğim bir şey değil."

"Haklısın." ikimizde sessizleşmiştik. Kalkıp giyinme odasına gittim ve burada bıraktığım gecelikleri giydim. Tekrardan yatağa geçtiğimde sırtım Martin'e dönük bir şekilde yattım. Eliyle omuzumu okşadı sonrasında ayaklandığını hissettim.

....

Sabah hızlı bir şekilde hazırlanıp Milano'ya uçmuştuk. Ben sabırsızlıkla şirkete gitmek istesem bile Martin eve uğramamız gerektiğini söyledi.

Geldiğimiz apartman eski gibi dursada oldukça bakımlıydı. Asansör olmadığı için katları tek tek çıktık. En üst kata çıktığımızda Martin cebinden bir anahtar çıkardı ve dairenin kapısını açtı. Benim geçmem için kenara kaydığında ayakkabılarımı çıkarıp ilk adımı attım.

"Mario'nun evi..." diyerek açıklama yaptığında başımı sallamıştım.

Ev oldukça temiz görünüyordu bunun nedenide Mario'nun bizden önce gelmiş olmasıydı.

Kapıdan girince kısa bir koridor geçiyorduk. Sonrasında bizi büyük bir salon karşılıyordu, mutfak salonla birleşikti. Salonun köşesinde dönmeli küçük merdiven vardı.

"Orası nereye çıkıyor?"

"Yatak odası ve teras."

Kolumda ki çantayı koltuğun kenarına bırakıp  boydan pencereye ilerledim, hava biraz kapalı olduğu için kara bulutlar gökyüzünü sarmıştı.
Kollarımı birbirine sarıp okşadım ve Martin'e döndüm.

"Üşüdün mü?"

"Hayır." diyerek cevap verdim.

"Bir şeyler mi yesek?"

"Ben hazırlayayım hemen."

İnce hırkamın kollarını katlarken Martin dibime kadar gelip iki avucuyla yüzümü kavradı.

"Uğraşma güzelim, sipariş veririz."

"Martin bir saatte kaç yemek yapan bir şefim ben..."

Aniden belimden kavrayıp kendine çekmesi ile cümlem yarıda kaldı.

"Mütevazilik desen var."

"Ee tabi." omuzumu hafifçe silkip yakasını düzelttim bu sırada tebessüm ediyordum.

Güzel gözleri ile uzun uzun beni seyretti, elinin tersi ile yanağımı okşadığında gözlerimi kapatmıştım.

"Aramızın kötü olmasını istemiyorum." mırıldanışı ile derin bir nefes alırken hafifçe gözlerimi araladım. Ellerim iki yandan kollarını sararken konuştum.

"Bende istemiyorum ama diğer türlü de olmuyor."

Hafif baş eğmesi ile alınlarımızı birleştirdi ve fısıldadı.

"Bunuda halledeceğiz."

Sonrasında ben buzdolabında olan malzemeler ile hızlıca bir şeyler hazırlayıp masayı kurmuştum. L modeli koltuğun bir tarafına uzanmış Martin'e doğru adımladım. Bir kolu gözlerine siper etmişti, yanına doğru eğildim ve yanağını öptüm.

"Sevgilim?" hissedilmeyecek şekilde yanağını okşadım, gözlerimle severek onu izledim. Tam yanından ayrılıp üstüne örtecek bir şeyler bakacakken bileğimden tutulup koltuğa çekilmem bir oldu.

GÖKKUŞAĞITempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang