5. YEŞERMEYİ BEKLEYEN

En başından başla
                                    

"Bırakman için uğraşırdım." Yüzüne bakamıyordum aslında şu an, yürümeye başladım ben de mekana doğru. Ondan kaçmam gerekiyordu yoksa utangaçlığım beni mahvedecekti.

"İşe yaramasaydı?"

Sorusundan sonra yüzümü ona çevirdim. "Önce beynine sonra kalbine yazmış olursan işe yarar."

"Beynim de kalbim de dolu." Kaşlarımı çatarak onu izlemeye devam ettim, sanki bana duyurmak istediği bir şeyi kastetmişti. "Neyse," diyerek konuyu dağıttı. "Zaten kullanmıyorum."

Bu konuyu daha fazla uzatmak istemedim, bir soru vardı aklımda ve ben de bu soruyu sormakta buldum çareyi. "Sen neden dışarıdasın?" Benden bu soruyu beklemiyordu sanırım, şaşkınlıkla ve telaş içinde kalarak bana baktı çünkü.

"Hiç," diye cevap verdi. Bir işler çevirdiği aşikârdı.

"Edward... Neyin peşindesin? Gizlediğin her neyse onu söyle, lütfen."

"Bir şey gizlemiyorum, Almira." Bunu derken bile telaşlı olması yüzünden okunabiliyordu. Arada gözden kaybolması veya dışarı çıkması beni daha da meraklandırıyordu ama. İnanmadığımı belirttim. "Bana güvenmiyor musun?" diye sordu o da kırgın bir ses tonuyla.

"Sana güveniyorum." dedim üzerine bastıra bastıra. "Yaralanalı daha bir hafta oldu, sadece korkutuyorsun beni."

"Bana bir şey olmaz." Bunu derken çok emindi kendinden.

"Aynen," dedim pek umursamadan. "Gördük."

"Zayıf noktanı biliyor sadece."

"Zayıf nokta mı?" diye sordum ve ekledim, "mümkün değil." Ben bunu deyince yüzünde inanılmaz güzel bir gülücük oluştu, bakmamaya gayret ettim çünkü ondan etkilenmek istemiyordum şu an. "Ayrıca hedef neydi? Bak aklıma geldi, daha önce söylemedin, şimdi söyle bari."

"Çok mu merak ediyorsun?" diye sordu. Başımı sallayarak onayladığımda mekanın giriş kapısına ulaşmıştık. Etrafa göz attıktan sonra giriş kapısını açıp içeriye girdik, bana yol vermişti ve hemen arkamdaydı. "Biraz daha merak et o zaman," deyip merdivenlerden aşağıya inmeye devam etti ve en sonunda sonuna gelmiştik merdivenlerin.

"Haksızlık ama bu," dedim bağırarak, bunu demesini hiç beklemiyordum.

"Ne haksızlık?" Carrie bizi bu soruyla karşıladı. Edward susmayı tercih edip topu bana attı, ben ise sadece ona baktım.

Biz stresli değildik ama Brendon yine isyan etmeye başladı bizi karşısında görünce. ""Neredesiniz siz ya? Merak ettik sizi, ejderha için yola çıkmamız lazım."

"Geldik işte," diye söze girdi Edward. "Gideriz birazdan."

"Yalnız altını çiziyorum, neredesiniz dedim!" Brendon huzursuz gibiydi, hatta gibisi fazlaydı. Oldukça huzursuzdu ve endişeli gözüküyordu. Vakit daraldığı için bir an önce ejderhayı bulmamız gerektiğinden diye umuyordum ve gerginliği Edward'a da yansıdı. Ben ve Carrie bir şey demedik, onların arasında bir konuşma yaşanırken yanımıza ressam geldi. Onun gelmesiyle de ikisi de sustu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 2 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PANZEHİR AKTİFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin