✉ kırk (final)

Start from the beginning
                                    

Ben: oops panik oldum

Ben: onunla gerçekten konuşmak istemiyorum tamam mı

Ben: açıkçası söyleyecek bir şeyim yok

Ben: yani var da

Ben: ama bir anlam ifade edeceğinden emin değilim

Timmy Turner: bir anlam ifade etmesine gerek yok, Louis.

Timmy Turner: bu zavalı çocuk sana aşık

Timmy Turner: sadece konuş onunla

Timmy Turner: ne kadar mantıksız gelse de

Timmy Turner: eminim birbirinize söylemeyi planladığınız hiçbir şey mantıklı gelmeyecek

Timmy Turner: en azından şimdilik

Timmy Turner: yani ikiniz tam olarak ne istediğinizi anlayana kadar

Timmy Turner: ama doğru hissettiriyorsa, neden sorgulayasın ki?

Timmy Turner: hissettirmiyorsa da, söyle gitsin.

Timmy Turner: ama onu görmezden gelip her şeyin kendiliğinden düzelmesini bekleme

Timmy Turner: çünkü bu olmayacak.

Timmy Turner: ve olması gerekiyor çünkü umarım daha bebek falan yapacaksınız

Ben: .....cddn mi niall? bebek mi?

Timmy Turner: konuşacağız bunları


Belki de Harry olduğunu öğrendiğimde aşırı tepki verdim. Ağlamaya mı başlamıştı? Neden? Bunca zamandır Harry'e fazla kötü davranmışım gibi hissediyorum. Her zaman onun arkadaşlarıyla aynı olduğunu düşündüm. O ve arkadaşları ortaokuldan beri olay çıkartıp duruyorlar. Zorbalık yapıp insanları inciten aptalca şakalar yapıyorlar. Yani, sanırım Harry'nin kendisinin bunlara katıldığını hiç görmedim ama onları durdurmadığı için o da çok masum sayılmaz. Arkadaşları bana isimler taktığında ve beni itip kaktığında orada durdu ve hiçbir şey söylemedi. Beni asla savunmaya çalışmadı. Şimdiyse kötü gibi görünen ben oldum.

Zaten bunların bir önemi yoktu. Muhtemelen şu anda bir partidedir, ya da arkadaş grubuyla beraberdir. Onlara benim hakkımdaki her şeyi anlatıyordur. Netflix izlemekten başka bir şey yapmadığım ve kolay lokma olduğum gibi. Benim sadece eziğin teki ve bir hiç olduğumu söylüyordur. Bahse girerim aptal bir eşek şakasına kanan aptal bir üçüncü sınıf öğrencisinin gülünç hikayesinden keyif alıyorlardır.


[[ H A R R Y ]]


Onu görmeye gitmeliyim. Bu sessizliğe katlanamıyorum. Louis'nin her şeyi bildiğini ve muhtemelen Zayn'le olduğunu bilmek beni deli ediyor. Muhtemelen ona benim hakkımda korkunç ve aptalca yalanlar söylüyordur. Belki de onun yanına gidip yüzüne anlatırsam, bana inanırdı. Değil mi? İnanırdı?

Artık bundan kaçınamam. Günün birinde mesajlarımdan birinin gönderildi bildirimi vermesini umamam. Bunları ona okulda da anlatamam. Anlatmak için yeterli vaktim yok. Hem muhtemelen okulda benden kaçmak için elinden geleni yapardı. Ama onun evine gidersem benden kaçamazdı, değil mi? Dışarıya çıkıp beni dinlemesi gerekirdi. Bana inanması ve onu çok sevdiğimi bilmesi gerekiyor.

Louis'yi seviyorum, hem de çok. Ve Zayn'e inanmış olabileceği gerçeği canımı çok acıtıyor. Bunları öğrenmenin biraz şoke edici olduğunu biliyorum ama sonuçta mesajlaştığı kişi onun sandığı 'Kötü Harry'ye dönüşmedi. Mesajlaştığı kişi bendim, o kişiden bir farkım yok. Neden bunu görmüyor? Ve her ne kadar benden hoşlanmadığını düşünse de, mesajlaştığı kişiden hoşlandığını inkar edemez. Keşke benim kötü biri olmadığımı ve mesajlaştığı kişinin de kötü biri olmadığını anlayabilseydi.

Sikerler, onun evine gidip yüzüne söyleyeceğim. Gerçeği söylemekten korkan, korkak küçük bir çocuk gibi davranmaktan bıktım. Kim olduğumu uzun süredir Louis'den saklıyordum. Onu incitmeyi hiç istemediğimi ve asla böyle bir şey yapmayacağımı anlaması gerekiyor. Onu seviyorum ve bunu ona söyleyeceğim.


[[ /// \\\ ]]


Arabayı evinin önüne çekip durdurdum. Neyse ki onun arabası garajdaki tek arabaydı. Kapıyı ailesi açsa ne diyebilirdim ki. "Şey selam, oğlunuza bilinmeyen numaradan mesaj attım ve o benim attığımı öğrendi, oldu mu? Beni yargılama anne." falan derdim herhalde.

Derin bir nefes aldım ve kapıyı tıklattım. Açmadı. İki kez daha tıklattım. Kapıyı açmayacak mıydı? Kesin kulağında kulaklıkla bilgisayardan film falan izliyordu. Acaba ev telefonunu mu arasam? Cevap vereceğini sanmıyorum.

Seçeneklerim tükeniyor gibi hissediyordum. Öylece içeri giremezdim çünkü bu yasa dışı olmaktan da öte bir şeydi. Ayrıca tuhaf ve biraz korkutucu olurdu. Verandaya oturmadan önce kapıyı bir kez daha tıklattım. Ailesinin ne zaman döneceğini bile bilmiyordum. Ya ben kapının önünde otururken gelirlerse? Bu benim açımdan gerçekten çok kötü bir fikirdi. Buraya plansız gelmemeliydim. Louis'nin kapıyı açmasını, beni dinlemesini sonra da bana sırılsıklam aşık olmasını bekliyordum. Oops? Sanırım böyle bir şey olmayacaktı.

Kalkıp iki kez daha tıklattım. Onunla yarın konuşmaya çalışmaktan başka çarem yoktu, çünkü belli ki bugün olmayacaktı. Tanrım, bunun işe yarayacağını düşündüğüm için çok aptalım. Belki de şans için bir kez daha vurmalıyım? Kapıya tekrar vurmak için elimi kaldırdığım anda kapının kilit sesini duydum.

Kapıyı açmaya başlarken Louis'nin homurdandığını duydum. "Hangi aptal kapıyı çalıp du-"

"Selam," tuhaf bir şekilde el salladım. "Im, buraya, şey, seninle konuşmak için geldim."

"Neden?" verandaya çıkıp arkasından kapıyı kapatmadan önce bana dikkatle baktı.

"Im, ben, çünkü..." bunların hiçbirini planlamadığım için içten içe kendime vuruyordum. Kapıyı açsa ne diyeceğimi bile planlamamıştım. Şimdiyse dilim tutulmuştu.

"Söyle artık, Harry."

"Sana mesaj atan bendim," derin bir nefes aldım, "ve sana deliler gibi aşığım, Louisio Will Tomlinson."


F İ N A L


***

Normalde kitabın finali bu ama yazar devam kitabını çıkarmış, 9 bölümünü yazıp yarıda bırakmış... diğer dokuz bölümü de devam bölümleri olarak paylaşmayı düşündüm ama hikaye yarıda kalır, bence burada bırakmak daha mantıklı ama isterseniz devam ederim *-*

Texting ✉ Larry » TürkçeWhere stories live. Discover now