"Dokuz."

"Ne?"

Çığlığı mutfakta patlarken hızlıca telefonun sesini kıstım. "Bağırma! Ares'i uyandıracaksın," dediğimde gözleri kocaman açıldı. İrem kafasını yastığının altından çıkararak şaşkınca bakarken kıkırdadım. "Nasıl uyandınız ama!"

"Beraber mi oldunuz bunu söylemek için mi aradın?" Nazlı heyecanla yataktan doğrulurken kahkaha atmamak için kendimi tuttum.

"Hayır! On tane mesaj yazdım görmediniz bende mecbur aradım kruvasan tarifimi atar mısınız? Telefonuma kaydetmemişim."

"Allah'ım!" İrem inleyerek bir kere daha kafasını yastığının altına aldı ve oradan bir şeyler söylese de pek duyamadım üstelik kamerası ters dönmüş tavanı gösteriyordu.

"Ares'e uyanmadan kruvasan yapmak istiyorum lütfen yollayın!"

"Tamam bebeğim sarkıtma dudağını atıyorum şimdi ama neler oluyor anlatacaksın."

"Tamam akşam toplanalım mı?"

"Olabilir haftaya hava yağmurlu bozmadan bir yerlere gidelim."

Onaylarcasına kafamı salladığımda aramayı sonlandırdım ve Nazlı tarifi attı. Saçlarımı topuz yaparak tarifi incelerken basit malzemeler olduğu için şükrettim. Telefonumun kamerasına girerek video seçeneğini açtığımda telefonu beni alacak şekilde bir kenara yaslayarak kruvasan hamurunu yapmak için işe girişirken sesimi alçak tutarak son zamanda olanları birine anlatıyormuş gibi anlatmaya başladım.

Krizlerim başladığında ve doktorumla görüşmelerim sürerken ona bir şeyler anlatmak zor olmuştu ve bunu çözerken bana bir öneri sunmuştu. Fotoğraf çekmeyi, bir şeyleri bana anı kalması için kaydetmeyi sevdiğimi söylediğimde kendimi kaydetmemi istemişti. Kötü hissettiğimde, hayatımı değiştiren bir anı olduğunda ya da sadece konuşmak istediğimde kameranın karşısına geçerek videoya alarak kendimi anlatmamı, konuşmamı istemişti ve bir yerde bu benim kurtuluşumdu. Kendime dair birçok videom vardı ve sırf bunun için video kamera almıştım, birçok kasetim vardı tarihlerini kenarına not almış odamda kitaplığımdaki kutuların birinde saklıyordum. Bir tek beni üzen şeyleri değil en mutlu anlarımı da anlatarak kaydediyordum ve bu çok güzel bir şeydi ileride çocuklarıma bırakabileceğim bir şeydi.

Bir süredir yoğunluktan bunu gerçekleştirememiştim ve olanları anlatmak için güzel bir fırsatım vardı üstelik güne öyle mutlu uyanmıştım ki parmak uçlarımda salınarak yürürken attığım her adımda etrafa enerji saçıyordum.

"Âşık oldum!" Ellerim un içinde kameraya uzanarak fısıldayıp kıkırdadım. "Çok, çok, o kadar çok ki!" Gözlerimi kapatarak iç çekerken kocaman gülümsüyordum. "İsmi, Ares! Benim güzel tanrım! İsmini defalarca kez mırıldanmak istiyorum." Kameraya bakarak içimden geldiği gibi kocaman gülümsedim. "Ares... Benim güzel tanrım."

Kameraya konuşarak, kalbimden geçen her şeyi anlattım. Kruvasanın hamurunu yaparak sekiz parçaya bölüp, beze yaparak üzerine örtü örttüm. Ellerimi yıkayarak aklıma parça parça gelenleri anlatırken arada sessiz kalıyor Ares'in uyanıp uyanmadığını anlamaya çalışıyordum. Hamurları hazırlayarak buzdolabına dinlemeleri için bıraktığımda domates ve salata malzemeleri çıkarttım. Hamurlar dinlenene kadar tepsiye kahvaltılıkları hazırlayarak arka balkona geçip masaya dizdim. Romeo'nun uyanmasıyla onu severek şımartırken etrafımda dolaşması verdiğim ufak tefek atıştırmalıkları yemesi çok tatlıydı. Onu kucağıma çekerek bir sürü fotoğraf, video çekildiğimde hamurun hazır olmasıyla dışarı çıkarıp parçaları açarak ortadan ikiye ve daha sonra üçgen gelecek şekilde keserek içlerine çikolata sürüp rulo haline getirirken fırın tepsisine dizerek fırına attım.

Mavi Lavinia (Rengarenk Serisi I)Where stories live. Discover now