Yavaşça yanlarına doğru ilerledim. Elimi Yeliz'in saçında ki eline götürdüm. Parmaklarımızın kısa bir anlığına birleşimi içimi titretmişti. Elini saçından sertçe itmemle Ada'nın yüzünde görülmesi güç bir hayal kırıklığı oluşmuştu kısa bir süreliğine.

Ada'ya baktığımda içimde umut beslememek için yapıyordum tüm bunları.

Birazdan yapacağım can alıcı kısıma gelmiştik.

Lütfen çok üzülmesin.

Lütfen çok üzülmesin.

Lütfen çok üzülmesin.

Yeliz'i belinden tutarak yanıma çektim. Eve gidince kolumu çamaşır suyunda 2 saat bekleteceğim.

"Hiç değişmemişsin Ada. Hala kibirli ve saldırgansın."

Tepkisini görmemek için direkt olarak arkamı dönüp çıkmıştım. Gözlerimin içine boş boş bakması dikkatimden kaçmamıştı. Başlatan o olmadığı halde suçlanmasının ne kadar berbat birşey olduğunu tahmin edebiliyordum.

Ada'nın görüş alanından çıktığımız anda kendimi geri çekmiştim.

"İyi gözüküyorsun. Bundan sonrasında başının çaresine bakarsın." diyerek yanından ayrıldım. Bir yere gidiyormuş gibi davranıp biraz ilerledim. Yeliz başka yöne gittiğinde, hemen geri dönüp lavabonun açık kapısından baktığımda içeride birinin olduğunu gördüm.

Bu kişi Yeliz'in eski sevgilisi Buluttu. Adını Yeliz'den o kadar sık duyuyordum ki, tanımadan tanıyordum artık çocuğu.

Ada'nın burnunun kanadığını gördüm. İçeri gireceğim sırada, Bulut'un elindeki peçeteyi Ada'nın burnuna doğru tuttuğunu görünce yumruklarımı sıkmıştım.

Dudağımı sinirle ısırıp geldiğim yerden geri döndüm.

-

"Rical ya, bir şey söyleyeceğim sana." diyerek yanıma doğru yaklaştı Yeliz. Kaşlarım çatık şekilde yürümeye devam ettim. Her zaman ki gibi sabahın köründe babamla, babasının arkadaşlığı yüzünden bu kızı evinden almak zorundaydım.

"Söyle." dedim. Boyu benden çok kısa olduğu için konuşurken kafasını baykuş gibi 360° kaldırması gerekiyordu. O kadar yerden bitmeydi ki sesini bile duyamıyordum bazen. Böyle olması daha iyidi, benden uzak Allah'a yakın. "Bu akşam bir arkadaşımın doğum günü partisi var da, diyorum ki birlikte git-" Sözünü bitirmesine izin vermeden net bir ses tonuyla konuşmuştum.

"Hayır."

"Ama daha sonuna kadar dinlemedin bile." dedi mırıl mırıl ses tonuyla. Gerçekten konuşması kulağıma o kadar itici geliyordu ki. Neden Ada'yı unutmak için böyle bir kızı seçmiştim, bende bilmiyordum.

Ona cevap vermememden dolayı bozulmuş olmalıydı ki önden yürüyüp kollarını bağlayarak okula girdi.

Ada'nın da biraz önümüzde okul binasına doğru Berkan'la birlikte yürüdüğünü farkettim. İlk önce Berkan'a sonra yan tarafta basketbol oynayan Bulut'a baktığında içimde ki kıskançlık tohumları yeşermişti. Onunla olan alakası neydi? Neden sürekli karşıma çıkıyordu şu basketbolcu çocuk.

Ada'yı hala unutamadığım, onu başkalarından kıskanmamdan belliydi. Bu oyunu bir süre daha devam ettirmeliydim.

Ada gözden kaybolduğunda canım sıkıldığı için, aptal çiçeklerin olduğu alana gitme fikri aklıma yatmıştı.

Yeliz'in yanından ayrılıp alana girdiğimde Ada'nın tel örgüye yaslanmış, kitap okuduğunu gördüm. Arkamdan ismimin seslenilmesiyle oraya döndüm. "Rical? Orası neresi öyle?" dedi Yeliz arkama bakmaya çalışarak. Hızla önüne geçerek içeriye girmesine engel oldum.

"Hiç." diyerek alanın kapısını kapatmak için hamle yaptım. Yeliz ise yine her zaman yaptığı gibi inadı tutmuştu. Tel kapının aralığını tamamen açıp alanın içerisine girmişti.

An itibariyle bir tek Ada'yla benim bildiğim yer, aptalın teki tarafından keşfedilmişti. Ada buna büyük ihtimal kırılacaktı. Amacım buydu belki ama bu şekilde değildi.

Yeliz cırtlak ses tonuyla, "Ya Rical burası çok güzel." diye ciyakladığında çaktırmadan yüzümü buruşturdum. Ada'yla şuan da aynı tepkiyi verdiğimize yemin edebilirdim.

"Burayı sen mi keşfettin? Kimse yok burada." diyerek Ada'yı görmezden geldiğinde, hiç istemesemde ona uyum sağladım.

Ada kitabını kapatıp bizi umursamadan yanımızdan geçip gidecekken,

"Evet, ben keşfettim. Merak etme buraya benden başkası gelmez." dedim. Sinirleneceğini biliyordum, çünkü Ada'nın yapısı buydu. "Aynen sen keşfettin." diye mırıldandı alaylı sesiyle.

Sanırım başarmıştım, ona tekrar bağlanma ihtimalimi sıfıra indirmiştim. Bana her baktığında nefret saçıyordu gözleriyle.

-

Evet böyle bisi oldu bu bölümde, texting mexting yazmadım. Biraz Ricalaskimin halinden anlayın dedim.

Bundan sonraki bölümlerde ful tasak geçmeyi düşünüyorum

Hadi hoscaklın asklarim

YAVŞAK - Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin