Çocuklar sandalyeyi getirdiğinde ayaktakilerdi bir şekilde yerleştiler. Cemre ayakta kaldığı için surat asarken Berke kalkıp ona yer vermişti. "Gel güzelim ayakta kalma sen." Herkes buna şaşırırken Cemre havadan bir öpücük yolladı Berkeye. Damla anneannesinin kucağından kalkıp Cemre'nin kucağına geçtiğinde Cemre onun iki yamağımıza öptü.

"Daha daha nasılsınız?" Dedi Kürşat alakasız bir şekilde. Herkese tek tek sorup yanıt alırken baya zaman geçmişti. "Allah sağlık versin. Sağlık olmadan hiçbir şey olmaz." Diye noktayı koymuştu.

"Hiç bitmeyecek sandım." Dedi Merve Kürşat'ın soru cevaplarını kastederek.

"Kızım hadi kahveleri yapın." Dedi Banu.

"Hangi birine?" Dedi Merve patavatsızca.

Cemre Merve'yi mutfağa sürüklerken kaşlarını çattı. Oda biliyordu o kadar fincanın olmadığını ama dillendirmedi. Kucağındaki Damla'yı tezgaha bıraktı. Berke ve Kürşat'ta onlarla mutfağa gelmişti. Yardım ihtiyaçları var gibi duruyordu.

"Ne yapıyoruz?" Dedi Kürşat Cemreye bakarak.

"Ay bilmiyorum." Dedi Cemre köşeye sıkışarak.

"Moral bozmak yok. Cemoşumun yüzü düşmesin." Dedi Damla ellerini birbirine vurup pozitif enerji saçarken. Herkes ona şaşkın şaşkın bakıyordu. "Şimdi Bekoş bir tepsiyle kola, Kükü bir tepsiyle fanta, Merve abalarda çay götürsün. Sende kahveleri götürürsün Cemoş."

"Olur sanırım." Dedi Cemre. Başka yol yoktu çünkü. "Kahramanımsın." Dedi Cemre Damla'nın burnunu sıkıp.

Birlikte hareket edip tüm içecekleri hazırladıktan sonra baştan sonra Cemre, Kürşat, Berke ve Merve salona girdiler. Cemre önce Deniz'in babasına, Tülay'a, annesine ve abisine verdikten sonra Denize de kahvesini verip geri çekildi. Herkese içecek bir şey verdikten sonra hepsi oturmuştu.

Damla bu sefer Cemre'yi es geçip dayısının kucağına yerleşti. Kahvelerde içildikten sonra Deniz'in babası boğazını temizleyip dikkatleri topladı. "Sebebi ziyaretimiz belli. Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızını Cemre'yi oğlumuz Denize istiyoruz."

Deniz tuttuğu nefesini rahatlamayla dışarı vermişti. Sonunda diye geçirdi içinden. Emre koltukta dikleşti. "Cemre bizim göz bebeğimiz. O kırılsa biz paramparça oluruz. Tabi tek erkek olarak söz bana düşse bile annem ne derse odur." Diyerek topu Banu'ya attı.

Banu oğluna gurur duyduğunu gösteren bakışlar attı. Hiçbir zaman cinsiyetçi büyütmemişti evlatlarını. "Oğlumun dediği gibi. Cemre bizim gözbebeğimiz. Bana kalsa o hala çocuk. Eğelenecek yaşta değil. Ama benim kızım bir karar almışsa bana arkasında durmak yakışır. Yine de adettendir bir sormak gerekir Ne diyorsun kızım?" Dedi Banu Cemreye dönüp.

Cemre herkese tek tek bakarken Denizde onu izliyordu. "Evet desene kızım." Dedi Deniz dişlerinin arasından.

"Siz nasıl uygun görürseniz annecim." Dedi Cemre başını öne eğip. Utanmış numarası mı yapıyordu? Daha çok Denizi delirtmeye çalışıyor gibiydi.

"E öyleyse Allah'ın izniyle verdim." Dedi Banu. Merve alkışlarken herkes ona ayak uydurmuştu.

Önceden ayarladıkları tepsiyi getirdi. Cemre ve Deniz Yanyana geldiğinde fısıldaşsalar bile duyulacağı için sessizce bakıştılar. Kırmızı kurdelenin bağlı olduğu alyansları parmaklarına geçirdiler. İçlerinden bir büyük dua okuyup kurdeleyi kesti.

Deniz Sevinç'le Cemreye dönüp kafasını elleri arasına aldı. Anlına dudağını bastırdı. "Şükür Allahım."

Cemre ve Deniz herkesle tokalaştıktan sonra daraldılar için balkona kaçtılar. Deniz sigarasını içerken Cemre oturmuş Berke ve Kürşat'a tüzüğünü gösteriyordu. Merve elinde makasla yanlarına geldi. "Uzatın bakalım ellerinizi."

"Senden önce sözlendim diye parmaklarımızı mı keseceksin?" Dedi Cemre alayla.

"Ha ha. Öncesi sonrası yok. Siz evde bebek bezi temizlerken ben barda dans pistini temizleyeceğim bebeğim." Dedi göz kırpıp.

"Ne bu makas?" Dedi Kürşat.

"Sultan anla gönderdi beni. Kısmetiniz açılsın diye hepiniz bir parça kesip yutacakmışsınız." Dedi Cemre'nin kurdelesinden parçalar keserken.

"Ya batıl batıl şeyler. Ben yutmam." Dedi berke.

Merve Denizinde yanına gidip kurdelesinden kesti. "Sultan ablaya söylerim oğlun yutmadı diye." Dedi tehditkar bir sesle. "Hadi gençler hepinize birer tane." Kürşat ve Berkeye sonra oturan ve Deniz'in kuzeni olduğunu tahmin ettiği çocuklarda verdi.

"Bende alayım." Dedi Behzat Merve'nin arkasından. Merve sıçrayıp Behzat'a döndü. Elindeki bir parçayı ağzına elleriyle tıkıp salona geçti. Behzat arkasından bakarken kumaşı ağzından çıkarıp cebine attı.

Deniz'in sigarası bitince Cemre yanına gitti. "Bak." Dedi yüzdüğünü gösterirken.

"Çok güzelmiş gerçekten sevgilim. Hayırlı olsun." Dedi alayla.

"Dalga geçmesene Deniz. Ben hala inanamıyorum."

Deniz Cemre'yi belinden kavrayıp kendine çekti. "Ne kadar güzel olmuşsun sen maviler içinde."

"Papatya getireceğini söylemiştin."

"Papatyalar yanında sönük kalırdı. Hem sen zaten benim papatyamsın. Ama mavi olanından."

"Neden?" Dedi Cemre ellerini Deniz'in ensesine atarken.

"Benim papatyam mavi. Beyaz olanın yapraklarını kopardılar."

Cemre'nin gözleri dolmuştu. Böyle güzel sevilmek onu bu hale sokuyordu.

"Bugün kalbimin dikenleri arasında çiçek açtı. O, sana ait."

MAVİ PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin