"Bana onu getirin," dedim bağırarak, "Ben onsuz nasıl yaşarım bilmiyorum." Babama baktım, "Baba, onun sesi yoktu, canı acımıştır, bağıramamıştır." Kalbime bağlı olan cihazdan yükselen hızlı seslerle gülümsedim, onun çok sevdiği gamzeme düştü gözyaşlarım. "Onu neden duymadınız?"

Odanın kapısı sertçe açıldığında içeri giren doktor ve Lale çığlıklarımı duydu, susamadım, kalbim o kadar acıyordu ki her nefes alışımda göğsüme onsuzluk batıyordu.

"Mai," dedi babam, omzuma elini koyduğunda ondan uzaklaşmak için yatakta geriye doğru kaçtım. "Baba! Siyah nerede? Ben yaşıyorum, o nerede? Kalbini ben yaşayayım diye ondan alan doktor nerede? Baba," dedim gitgide kısılan sesimle. "Benim sevgilim bağıramadı bile, canı çok yanmıştır, duyamadım onu bu sefer."

Gözlerim yeniden kapanmaya başladığında koluma değen iğnenin soğuk ucunu hissettim, "Bu onun için büyük travma," dedi doktor gür bir sesle ve kafasını iki yanına salladı, "Birkaç gün daha uyutmalıyız, onun kalbi olacağını öğrenmemeliydi." Derin bir nefes aldı. "Tıpta duygu olmaz, Mehmet Bey..." diyen doktorun gittikçe kısılan sesiyle kapalı gözlerimden düşen yaşlar artık durdurulamayacak kadar çoktu. "Ona verilen kalp son derece iyi durumda fakat...Kızınız yaşasın diye yaşamaktan vazgeçen bir adamın kalbi, onu sevene de iyi gelmezdi."

Uzun bir sessizlik oldu.

Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk.

"Net bir şey söylemek mümkün değil. İki ihtimal var, bu gece ne olacağı belli olacaktır." Odanın kapısı açıldığında son kez doktorun sesini duydum. "Kıyafetleri çıkartılırken cebinde bir kâğıt bulunmuş Siyah'ın," dedi Doktor. "Ne yazıyormuş?" diye mırıldandı Lale, ve onun sessizliğinden duyduğum en güzel şarkı kulaklarıma vardı.

"Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk." dedi doktor. "Başınız sağ olsun."

Kapı örtüldü.

Bir yerlerde bir adam aşk için öldü.

Sonra uyudum, onun sessizliğinden duyduğum en güzel şarkı öldürdü bizi.

Siyah, sessizliğinin de canı çok yanmıştır, neredesin?

İster öp okşa, istersen öldür.

O öldü, ben yaşıyorum. Nereye kadar?

Duman-Haberin Yok Ölüyorum.
Duman-Bal.

Dört saat sonra,
00.18,

Acıyı hissetmemem için verilen sakinleştiricinin etkisi artık daha da azdı, uyursa geçer denilen acının kalbim felç olduğunda bile geçmeyeceğini bilmiyor muydu kimse?

Işığı kapalı olan odada benden başka hiç kimse yoktu, büyük camdan vuran ayın ışığı bir tek yatağı aydınlatıyordu. İlerideki anayoldan geçen arabaların ışığı aralıklarla yüzüme vuruyordu, hayat onlar için devam ediyordu. Ben nasıl toparlanacaktım?

Üniversite sınavında yine mezuna kalmıştım, bana beni çalıştıracağını söylemişti; aynı evde yaşayacaktık ve bu sene oynanacak Avrupa Kupası finaline götürecekti beni.

Boğazımdaki yumru sayesinde nefes alamıyordum bile, nereye baksam her şey farklıydı ama onun yüzü hep aynıydı. Kirli sakalları bile aynıydı, uzun kirpikleri yine ok gibiydi. Dudakları çok yumuşaktı, onu öperken içim gidiyordu.

BEST NOODLE OF | TEXTİNG +18जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें