Beş yavru

13 3 2
                                    

Ben hiçbir kurallın olmadığı, kimsenin karışamadığı, ön yargıyla yaklaşmadığı, dedikodusuz, kavgasız, karanlık olmayan, kötü olan hiçbir şeyin bulunmadığı, kendi uydurduğum dünyam da yaşamak istiyorum.. Bu yer sadece rüyalarım oluyor. Rüyalarda mutlu oluyorum onlar benim için çok özeller . Normal de yapamadığım gündelik şeyleri orada yaparak mutlu oluyorum.. Bu isteyerek olmuyor ama galiba beynim de beni bu şekilde mutlu etmeye çalışıyor. Bazen, aslında sıklıkla geceleri uyuyamıyorum. Küçüklükten gelen korkularım var ve büyümeme rağmen hala geçmediler. Buna çözüm asla bulamadım. Hala da düşünmekteyim. Sabah olunca , kuşların sesini duyunca uyuyorum. Onların sesi bana huzur veriyor. Onları bekliyorum her sabah. Bir ninni dinler gibi uyuyorum. Eğer kendi oluştura bildiğim bir yer olsaydı, aynı oyunlarda ki gibi, oraya bir sürü  kuşlar isterdim. Gelecek hayallerimden biri çimlere uzanıp kuş sesleri eşliğinde uyumak. Kuşlar, hayvanlar , çiçekler bunlar bana huzur veriyorlar. Hayvan deyince ilk aklıma gelen canlı kedi oluyor. Galiba hem onlara bakıp yemek attığım içinde olabilir. Hepsi çok şirin özünde , seni tırmalasa da hala kedi olmaya devam edecekler. Beş küçük şirin yavru. Aklıma geldikçe üzülüyorum. Acaba öldüğümde onları tekrar görebilecek miyim merak ediyorum. Aşkım içlerinde en sevdiğim ve en çok oynadığım oydu ve de en önce ölen..  Anneleri şeker şubat ayında balkonumuzdaki katlı olan halımıza doğum yapmıştı beş yavruyu. O halıdan ilk çıkan aşkımdı sağ gözünde siyah bir leke tarzı bir şey vardı. Ne zaman balkonun kapısını açsak içeri girmeye çalışırdı. Onlara çok iyi baktık. İlk işimiz onları küçük olan halıdan kurtarmaktı. Bir kulübe yapmıştık onlar için çok genişti içerisi onlar için. Yemeklerini atıyor onlar için kedi kumu bile aldık. Ailem normalde eve kedi almak istemediler. Çok yalvarmıştım yıllarca. Ama anneleri şeker balkonda doğum yapınca bakmak zorunda kaldık ve ben buna çok mutlu olmuştum. Şans , aşkımla ikiz gibi benzeyen ama daha çok bizi tırmalamaya çalışan bir yavruydu. Hiçbiri bize tıslamadı veya bilerek çizmediler. Bunların hepsini bilmeyerek yapıyorlardı. Annelerinin de ilk yavruları olduğu için olması gerek onda da biraz acemilik vardı. Boncuk, kendisi çok korkak ama çok şirin bir yavruydu. Eve girmeye de bu yüzden hiç çalışmadı. Zeytin, kendisi beyaz tüylü ama üstünde siyah yuvarlak benekler vardı. Dişi bir yavruydu. Sonlara doğru oda bana alışmış eve girmeye çalışıyordu her kapı açıldığında. Süt, kendisi aynı boncuk gibi korkak bir kediydi ama tüyleri bembeyazdı .Eve girmeye çalışanlar arasında oda yoktu. Eve girmeye çalışanlar çoğalmıştı son anlarımızda aşkım, şans ve zeytin olmuştu. Eve aldığımda onlarla oyun oynuyordum iplerle. İp dediğimde kendi şort iplerimi alıp oynatıyordum kaç tanesini onları oynatmak için verdiğimi bilmiyorum. Üç mü ? belki daha az . Zaman geçiyordu.. Balkonu yıkıyorduk, yemek atıyorduk, kumu temizliyorduk ve  tekrar.. O kadar çok camın kenarında izliyordum ki onları. Sokaktan geçen aynı yaş grubunda olduğum, iki erkek . Onları gördüm ve rahatsız olup içeri girdim. Sonrasında camıma taş attılar. Sinirden ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Neden cama taş attıkları belliydi tanışmak istiyorlardı veya küçük bir şaka.. Böyle şeylerden nefret ediyorum. Bazen kız olmaktan da.. sadece yavruları izlemek istemiştim. Sadece buydu beni tek mutlu edebilen beş küçük yavruyu izlemek istiyordum. Sizinle tanışmak değil. Kimse camdan gördüğü birini hemen sevemez. En azından ben öyle biri değilim. Beni görünüşüm için değil her zaman içim için sevmelerini istedim. Ama herkes benim gibi değil. İnsanların en küçük şeyde bile sinirlene bilecekleri veya bir olay olsa asla katlanamayacağı şeyler vardır . Sanırım benimki de bu. Günler geçti cama daha az çıkmaya başladım. Ama bir gece saat onda çıkma yasağı var iken. Kendi odamın camına yine taş atıldı. Saat onda kim böyle bir şeye cesaret edebiliyor. Neyse ki... kamere görüntüleri var iki gününde. Bir daha yapmazlar umarım kendi iyilikleri için. Kediler büyüyordu hatta balkondan atlamaya çalışıyorlardı artık. Zeytin balkonun yanında ki bahçeye atladı. Artık anneleri bile engel olamıyordu. Bu şekilde kaybola bilir veya kendilerini incite bilirlerdi. Ne kadar bazıları kedi bir şey olmaz deseler de. Doğdukları günden beri balkonlardaydılar. Dışarısı için bir kulübe daha yaptık ve onları dışarı koyduk. Ondan sonra ki üç gün evde olamadık. Geri geldiğimizde neyse ki. Hepsi hayattaydı. Bu beni çok mutlu etmişti. Salı günü.. bu gün hiçbir şeyden habersiz geçirdiğim bir gündü. Bizim evin yakınlarında salı günleri açılan bir pazar vardı. O gün ön sokaktan çok araba geçerdi. Hiçbir ses duymadım.. Odam sokağın hemen karşısında olmasına rağmen. Çarşamba günü balkona kedilere bakmak için çıkmıştım. Onlara yemek atmışlar karşı komşular onların bahçesinin içinde yemek yiyorlardı. Onları annem ile izlerken komşu teyze dışarı çıktı. Kedilere yemek attığını söyledi. Teşekkür ettik sonrasında. Kaç tane yavru kedi olduğunu sordu.. Bu sorudan sonra duyduklarım beni içten içe yaraladı ve ilk defa bu kadar çaresiz hissedebildim. Beş tane yavru olduğunu söyledi ilk başta annem sonrasında saydığımda dört yavrunun olduğunu gördüm. Sadece aşkım yoktu. Endişelenmeye o saniyeden başladım. Komşumuz salı günü burada bir yavrunun araba çarparak öldüğünü sonrasında yerlerin kanla kaplandığını. Minik cesedini de çöpçülerin götürdüğünü söyledi. Duyduğum an hızla içeri girdim. Hıçkıra hıçkıra ağladım. Hiç  sevdiğim birisinin öldüğüne şahit olmamıştım. İçimde onun büyüyüp hala buraya gelip benden yemek isteyeceği onu seveceğim geliyordu. Bir insanda olsa bir kedide olsa bu his her zaman aynı olucak.. İçlerinde en sevdiğim o demiştim ve en çok vakit geçirdiğim. Galerimde onun olduğu yüz dokuz tane video vardı. Oraya bakarsanız bile ne kadar değer verdiğimi anlaya bilirsiniz. Günlerce aslında yaptığım şeyleri yaptım. Yatağımdan çıkmadım az yedim. Aslında bir şey değişmedi bunlar zaten her zaman yaptığım şeylerdi. Hayat tam beni mutlu etti derken daha beterini bana vermişti. Onlar olmadan önce de depresyondaydım onlar öldükten sonra da hala ve hala.. Aşkım öldükten sonra anılarımız gözümde canlanıyordu. Bir insanı kaybetmekten farkı yoktu. Bunu neden söylüyorum çünkü bazı insanlar hayvanları canlı olarak görmüyor. Eziyet ediyor, öldürüyor, sahipleniyor ama bakmıyorlar veya daha fazlası. Bunları söylüyorum ki siz asla böyle bir insan olmayın veya öyle birine dönüşmeyin. Onlar da canlı aynı insanlarında canlı bir varlık olduğu gibi. Aşkım öldükten sonra sanki diğer yavrulara küsmüş gibi hissediyordum. Yemek atmaya devam etti annemgil ama hiç onlara bakamıyordum. Sanırım içlerinden biri daha ölse asla dayanamam zannediyordum..  Yağmurlu bir günde hayatımın değerli olmadığını veya mutlu bir başlangıcın aslında kötü bir sonla biteceğini anladım. Umursamamazlıklarım daha çok çoğaldı. Kişisel bakımım yok derecesindeydim. Zaten her zaman iştahsız biriydim hala devam ediyordu bu . Bunların sebeplerinden biriydi aşkım ama bütün sebebi bu değildi. Yalnızlığım beni çok etkiliyordu.. ve hala etkiliyor geceleri hala ağlıyorum uyuyamıyorum düşünüyorum.. Uyku ile başlamıştık değil mi ? her şeyimin bağlantısı da uykum galiba .. O yağmurlu günde üstüme sadece ince bir çeket aldım ve dışarı onları aramak için çıktım. Hiçbir şekilde saçımı kapamadım o gün üşümek ve ıslanmak istedim. Annem olmasaydı yere çöküp ağlamak bile istiyordum. Markete kadar uğradım ,yavaş yürüdüm . Kaldırımın yanındaki su birikintileri araba yardımıyla bacaklarımı ıslatıyordu. O gün çok düşünceliydim. Sürekli düşünüyordum hayatımı . Ölsem, hastalansam, yara alsam umrumda olmazdı. Dışarı çıkarken saçımı toplamadım. Camıma taş atanlar hala beni göremeye çalışıyor olabilirlerdi. Galiba çirkin gözükmeye çalışıyordum bazı zamanlar. Tabi o gün saçım ıslanmıştı , bu konuyu o gün için söylemedim. O gün de yine yavrulardan biri eksilmişti. Bembeyaz tüylere sahip olan süt.. Kaybolmuştu. Hala ona ne olduğu hakkında fikrim yok biri sahiplenmiş de olabilir. Artık üç kardeş kalmışlardı. Yaklaşık bir hafta kadar sonrada o üç kardeşte ortada kalmamıştı. Bir insan küçücük bir canlıya bunu yapar mı ? anne ve hepsi o günün sabahı zehirlendiler. Boncuk, bizim bahçede ölü olarak bulmuş babam. Şans boğularak ölmüş. Yan komşunun bahçe havuzu doluymuş . Düşüp ölmüş.. Senaryo ya bakın.. Anne o havuza bakıp saatlerce ağladı.. miyavladı. Duysanız kanınız çekilir. Zeytin dayanmaya çalışıyordu. Yan bahçeye geçip saatlerce bekledim iyi olsun diye. Yoğurt verdiler belki iyi gelir diye. Yürümeye hali yoktu. En sonunda babamı ikna edip hayvan ambulansı çağırdık  ve onunda benimle yolculuğu bitmişti. Annesi günlerce miyavladı.. yavruları aradı. Hissettiğim tek şey hiçlikti ve hala aynısı içimde büyük bir boşluk var hala hala hatırladıkça ağlıyorum şimdi ki gibi. Yalnızdım ağlıyordum geceleri. Arkadaşım yoktu. Koronadan dolayı 2 yıl evde geçirdim sadece bahçeye çıktım. Bunun yalnızlığı da vardı üstümde. Hala da var . Ne ders çalıştım ne de kendime baktım. Sadece sabahları uyudum belki birazda oyun oynamışımdır. Yorgun hissettiğim ve bunlardan şikayet ettiğim bir gün yüzüm gülmüştü onlar gelince sonunda ise daha çok feci oldu. Aynı gün içerinde hepsinin öldüğünün bir rastlantı olduğunu düşünmüyorum. Aklımdan senaryolar geçiyor. Havuza bilerek birinin şansı attığının. Daha kötü oluyorum. Demek ki beş yavrunun hikayesi de bu kadarmış. Beynimde sadece bir anı olarak kalıcak hepsi. Kötü hiç bir şey yapmadım ama en kötüsünü de ben çektim. Dünyanın da ilahi adeleti olduğuna inanırım. Şimdi yaptığınız bilerek şeyler ileride size sekebilir.. Bi bakmışsın hastene önünde çoçuğunun ölümünü duyuyorsun. Ne garip olurdu.



Merhaba yazma konusunda kötüyüm.. yazım hatalarım veya devrik cümlelerimi bolbol bulabilirsiniz. Çok okunmayı düşünmüyorum sadece beni anlayan kişiler istiyorum. Yeni bir bölümde görüşürüz..

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 05, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Güneş ya da AyWhere stories live. Discover now