Zendaya
Jacob beni etmişti tam nişanımızın ortasında. Her yer bembeyazdı, üstümde sıfır kollu, kısa, kemerli bir elbise vardı. Üşüyordum ama umrumda bile değildi. Sadece ağlıyordum, nasıl beni terk edebilirdi? Kimsesiz bir şekilde bankta ağlıyordum. Karşıma bir çocuk yanıma oturdu. ''Hey sen iyi misin?'' Güldüm. ''Sence?'' Ceketini çıkarıp, giydirdi. ''Üşümüşsündür.'' Hala umrumda değildi. ''Hey noldu?'' ''Sevgilim beni nişanızımız ortasında terk etti ve her şeyi anlattı, her şeyi. Ve artık kimsesizim.'' Bana elindeki kahveyi verdi. ''Hadi iç, iyi gelir'' Kahveyi içmemle, içimin ısınması bir oldu.
''İstersen bir süreliğine benim evimde kalabilirsin. Evimde kimse yok.'' Gülümsedim. ''Ha bu arada adın ne?'' ''Zendaya sen?'' ''Tom, memnun oldum.'' Elimi sıktı ve beni arabasına götürdü. Eve gelmiştik, ev sımsıcaktı. Mis gibi kurabiye kokuyordu, tam oturucakken tatlı, kahverengi bir köpek gördüm. Tom elinde kurabiye ve ıhlamurla yanıma geldi. ''Tanışmışsınız.'' kurabiyeyi ve ıhlamuru sehpaya koydu. ''Bana yanlız oturduğunu söylemiştin!'' Ellerimi belime koyup, sahte bir biçimde ona kızıyomuş gibi yaptım.
''Tatlı dostumuzu unutmuşum, adı tessa.'' Köpeğin başını okşadım. ''Memnun oldum Tessa.'' Koltuğa oturup, kurabiyeyi ve ıhlamuru içtim ve yedim. Çok fazla lezzetliydi, bu çocuğu sevdim gayet hamarat. ''Bu çok lezzetli, Seni sevdim Tom!'' Güldü. ''Annemden öğrendim. Emin ol benden çok daha lezzetlisini yapar, kısacası tarçınlı kurabiyenin kraliçesidir.'' ''Annenle tanışmayı çok isterim.'' Bir iç çekti. ''Annem, biraz zor ya.'' Kocaman bir kahkaha patlattım. ''Hiç şaşırmadım.'' Onunlayken Jacob'u bile hatırlamıyodum. O beni eğlendiriyordu, Jacob gibi değildi o, o gerçekten farklıydı. ''Seni ablamla tanıştırıyım mı?'' ''tabii ki, çok isterim.
''Birazdan gelir.'' Ihlamurumdan son bir yudumumu aldım. ''Çok merak ediyorum, nişanlısı tarafından terk edilmiş, kimsesiz, neredeyse hasta ve hiç tanımadığı bir kızım, nasıl tepki verecek?'' Tom düşünürmüş gibi yaptı. ''Hmm, seni öldürebilir?'' ikimizde güldük, arından kapı çaldı. ''Ablam gelmiştir.'' Kapıyı açtığında, sarı saçlı, yeşil gözlü, uzun boylu bir kız içeri girmişti. ''Tom bu kız da kim?'' ''Kimsesiz bir arkadaşım.'' Ablası gözlerini devirdi, çantasını sehpaya koydu ve oturdu. ''Anlamıyorum Tom, villada yaşamak yerine, neden bu çöplükte yaşıyosun?''
Çöp dediği o şaheser:
Salon
Bahçe
Mutfak
Banyo
Odalar
Öhm evet, evet çöplük.
Tom sahte bir sırıtış attı. ''Senin çöplük dediğin yer benim evim abla.'' Tom'un ablası bana çok tanıdık geliyordu. ''Bu arada adınız neydi?'' Bana baktı. ''Lili neden ki?'' Bir anda gözlerim büyüdü. ''Aman tanrım, sen Riverdale'de oynuyorsun! Sana bayılıyorum, tam bir iconsun.'' Eliyle başımı sevdi. ''Bak ben sevdim bu kızı hiç gitmesin.'' Kafamı öne eğip, güldüm. Ve hala şoktaydım. ''Neyse ben kalkayım, size iyi eğlenceler.'' Tom derin bi iç çekti. ''Bu korkunçtu.'' ''DSKRJSAIOHJIASFSI aaa o senin ablan ayıp.'' Elimi tuttu ve güldü. 'Neyse hadi sen yat, ablamın üstlerinden veririm.'' Kafamı onaylar anlam da salladım. ''Teşşekkür ederim Tom.'' Dedim ve ona sarıldım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Love ~Tomdaya
RandomTom belki o gün hiç olmasaydı, hayatımın sonu olurdu. Yan çift: Sprousehart