1

4.7K 389 99
                                    

Bu bölüm aile sıcaklığını hissedememiş tüm dostlarıma gelsin...

Oy verip yorum atarsanız çok sevinirim...
Aşağıda buluşalım

Akabey Kurtoğlu'dan:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Akabey Kurtoğlu'dan:

Boynumu kütletip oturduğum sandalyeden kalktım. Ceketimi giyinip iç cebime telefonumu ve cüzdanımı koydum. Dosyalarımı alıp odadan çıktım.

Dosyayı sekretere iletip şirketten çıktım ve otoparka gidip arabama bindim. Eve doğru sürmeye başladım.

Her ne kadar kış mevsiminde olsak da güneşli bir hava vardı. Güneş, cılız ışıklarını akşama yakın saatlerde şehre saçıyordu.
.

Kapıyı çaldığımda annem açtı.
"Hah oğlum gel, yemek hazır." dedi gülümseyerek.

Annem, Aysu...
50 yaşında olmasına rağmen fiziği ve yüzü 'ben yirmilerimdeyim' diye haykırıyordu. Kendine oldukça dikkat eden bir insandı. Hayat enerjisi de yaşlanmasını engelliyordu tabi, üzülmek nedir bilmezdi pek. Bizim gibi... Hayat enerjisi onu oldukça heyecanlı kılıyordu. Küçücük bir olayda bile heyecanlanıp panik yapardı.

Ceketimi portmantoya asıp ellerimi yıkadım ve yemek odasına geçtim.

Masanın başında oturan babam bana görünce gülümseyip "Hoşgeldin oğlum, geç otur hadi." dedi.

Babamın adı da Ayaz'dı. O da 53 yaşındaydı. Babam annem kadar olmasa da o da zamana karşı koyuyordu. Hafiften beyazlaşmaya başlayan saçları dışında o da dinçti. Karakter bakımından baktığımız zaman babam soğuk kanlı ama bir o kadar da merhametli biriydi. Annemle çok zıt karakterlere sahip olsalar da birbirlerini tamamlıyorlardı.

Ben de ona gülümseyerek karşılık verip yerime geçtim. Karşımda oturan Akın'a göz kırpıp Akad'a döndüm.
"Nasıl gidiyor?" dedim.

"İyi gidiyor abi işte. 67 gün kaldı." dedi. Ben de gülümseyip iki kere koluna vurdum.

Diş hekimliği okuyordu, son sınıftı.
Bir sene hazırlık okuduğu için bu yıl mezun olacaktı. 2 ay kalmıştı. Çok başarılı olsa da üniversitede okumaktan oldukça zorlanıyordu ve son iki yıldır gün sayıyordu.

Çorbamdan bir kaşık ağzıma attım. Ama karşımda bir kıpırtı görmemle oraya baktım.

Akın! İlgiyi çekmek için yine kıpırdanıyordu. Akın da ailenin en küçüğü ve aynı zamanda da göz bebeğiydi. Tüm ilginin onun üstünde olmasının sonucu biraz şımarıktı. Ama gerçekten iyi bir kalbi vardı, bir insanı yanlışlıkla olsa bile kırsa günlerce depresyona girerdi. Onu çok uyardık, çünkü dünya onun saydığı gibi temiz bir yer değildi. Pedagog desteği versek de karakterinden ödün vermemişti. Neyse ki yanında Çağatay ve Altay vardı konuşabileceği de kendine biraz çekidüzen veriyordu.

ASYAWhere stories live. Discover now