Her şeyi batırdın.

Her şeyi batırmıştım.

Senden nefret ediyorlar.

Benden nefret ediyorlar.

Sen artık bir hiçsin.

Ben artık bir hiçtim.

Ellerim titrerken Wooyoung'un kucağından kalkıp etrafa bakındım. Hepsi dikkatle beni izliyordu. Hong hyung dışında, o başını eğmiş bir şekilde yere bakıyordu.

Gözlerim dolarken dudağımı dişleyip tavana baktım. "B..ben üzgünüm."

"B..ben bir şeyleri.. bir şeyleri tek başıma yapabilirim sandım ama yapamadım.

Özür dilerim sizi hayal kırıklığına uğrattığım için..."

Odadan yavaş adımlar ile çıkarken aklımı kaybetmiş gibiydim. Hiç bir şeyi tam olarak net görmüyordum ama aklımda tek bir düşünce vardı. Ölmek.

Ölürsem her şeyden kurtulacaktım öyle değil mi? Her şey bitecekti, böyle bir acı çekmeyecektim.

Dış kapıya ilerleyip minik adımlar ile evden çıkarken arkamdan bağırıyorlardı ama onları duymuyordum, çünkü her şey bulanıktı, her yer bulanıktı.

Hızlı adımlar ile koşarken yağmurun yağması güzel olmuştu böylelikle akan göz yaşlarım belli olmazdı.

Nefesim kesilirken gözlerim kararmıştı. Bi anda gerçekleşen bu olayla yolun ortasında kalakalmış üzerime gelen tıra bakıyordum.

Ölüme çeyrek vardı. Artık bu lanet kanserden. Bu acizlikten kurtuluyordum.

Yüzüme çarpılan su ile hızla gözlerimi aralayıp etrafa bakındım. Nefes boruma kaçan su ile öksürürken sırtımda hissettiğim el ile elin sahibine döndüm. Seonghwa hyung gözleri yaşlı bir şekilde bana bakıyordu.

"Hele şükür geldin Hyun, bu benim... bir arkadaşım. Bir anda bayıldı ve ağlamaya başladı kriz gibi bir şeydi."

Kapıdan giren Hong hyung ve Baekhyun ile dudaklarımı sarkıttım, bunlar niye tanışıyordu? "Yeosang?"

Hangisinin gerçek hangisinin rüya olduğunu kavrayamıyordum. Sanırım delirmiştim. Gerçek manada delirmiştim.

Baekhyun yanıma gelip elini alnıma koyduğunda ondan uzaklaştım. "Şişhh sakin ol.." Seonghwa konuştuğunda başımı sallayıp Baekhyun'a döndüm. Gözlerimin içine bakıp bana doğru eğildiğine elimi gömleğine atıp sıktım. "Lütfen onlara bir şey söyleme sana yalvarırım hyung lütfen."

Kaşlarını çatıp anlamadığını belirtirken hong hyung yanımıza geldi. "Yeosang iyi misin?"
Bakışları aynıydı, seni tamamen çıkarmaya karar verdiler üzgünüm.

Başımı sallayıp Seonghwa hyungun kucağından kalktım. "İyiyim, gitmeliyim.."
"Bu gece burda kal yarın eşyalarını toplarsın."
Dudağım titrerken hızla dişlerimin arasına alıp başımı salladım.

"Ben onu odasında dikaktli muayene etmek istiyorum, Yeosang hadi."

Ben adımlarken peşimden gelmiş ve odama girmiştik. Odaya girdiğim anda bütün güçlü duruşım gitmiş ve bir anda yere yığılmıştım.

Leucémie ~seongsang~ ✓حيث تعيش القصص. اكتشف الآن