"Güneş'ten gelen ışıkların sekiz dakika on yedi saniyede Dünya'ya geldiği söyleniyor ama bence sekiz dakika on beş saniyede geliyor."

"İyi de bilim söylemiyor mu bunu? Sen on yedi yerine on beş saniye dediğin için değişecek değil ya kabul edilen bilgi?"

Atsumu'nun Rintarou'ya karşı çıkması ile ela rengi gözlere adeta buz gibi bir ifade yerleşti. "Aptal."

Sarışın oğlan Rintarou'nun tek bir sözcüğü ile sersemlerken Kiyoomi ile göz göze geldi. Yanlış ne demişti ki?

"Enerji yoktan var edilemez ve yok edilemez sadece bir şekilden diğerine dönüşür. Bir sistemin herhangi bir çevrimi için çevrim sırasında ısı alışverişi ile iş alışverişi aynı birim sisteminde birbirlerine eşit farklı birim sistemlerinde ise birbirlerine orantılı olmak zorundadır." Rintarou ayaklanıp aniden konuşurken gözleri Osamu'nun gözlerini bulmuştu, kitaplarda okunan cümlelerden birini tekrarlıyordu. "Bunu kanıtlayabilmek için matematiğe ihtiyaç duyuyorlar ve buna rağmen kanıtlayamıyorlar tam olarak. Sence de enerjinin yok olma ihtimali yok mu o halde?"Osamu yine cevapsız kalırken Rintarou ona hafifçe göz kırptı. "Tekrar karşılaşana kadar bunu düşün."

Osamu kaşlarını çatarken Rintarou'nun arkasından bakakaldı.

"Kuzeninin problemi ne?" Atsumu huysuzca homurdanırken Kiyoomi de kıvırcık saçlarının ucuyla oynamaya başlamıştı.

"Biraz kendine has biri diyelim."

"Haklı değil mi yine de?"

Osamu mırıldanarak konuşurken Kiyoomi hafifçe omuz silkmişti. "Kendine has biri işte, haklı ya da değil diyemiyorum."

Rintarou ara sokaklardan birine sapıp deniz kenarına ilerlemeye başladı, kısa süre sonra bir motor çetesinin yanındaydı. Aynı binada kaldıkları arkadaşları değildi bunlar, biraz bile olsa daha çekilirlerdi onun için. Az önceki ifadesinin aksine yüzüne alaycı, hoş bir sırıtış yerleştirip ağır adımlarla grubun yanına geldi. Çetenin liderinin yanına oturup sağ bacağını yanlamasına sol bacağının üzerine attı ve dilindeki piercingin gözükeceği şekilde dilini ağzının içinde yuvarladı. "Bence bugün barbekü yapmalıyız. Kaybeden öder her şeyi."

Rintarou yarışlara katılmazdı ama işine geldiğinde bu gruba yaklaşırdı, bedava barbekü gibi. Eğer kabak onun başına patlayacağı bir olay olursa da sözleriyle mutlaka işin içinden sıyrılmayı bilirdi, daima rahattı bu yüzden.

Grup bir yarış ayarlamaya başlarken Rintarou da eline başını yaslayıp bakmaya devam etti boşluğa. Kısa süre sonra göz göze geldiği sarışın oğlanla buluşunca gözleri hafifçe sırıttı. Sarışın oğlanın ilgisini çektiğini biliyordu, ailesinin fazlasıyla parasının olduğunu da bu yüzden terslemiyordu onu. Ayrıca hayatta ciddi olduğu tek konu fizikti. Geri kalan her şeyi eğlenmek için yapıyordu...

Saat gece yarısına ilerlerken Rintarou belki de alkolün etkisi yüzünden kendisini fazlasıyla iyi hissediyordu. Dans eden onlarca bedenin arasına karışmış kahkahalar atıyordu, ardından anlık bir hareketle telefonunu çıkardı ve kuzenine bir mesaj attı.

"Biliyor musun, sanırım teklifini kabul edeceğim."

Kiyoomi ise bu sırada evinde sıradaki yolculuğu için valizini hazırlıyordu, iki saat içinde havalimanında olacaktı. Gördüğü mesaj ile kaşları havalanırken kuzenine nerede olduğunu sordu. Rintarou'dan aldığı adres ile evden biraz daha erken çıktı ve üniversite zamanlarında kaldığı, artık boş olan evin anahtarıyla birlikte Rintarou'yu almaya gitti. Kuzenini kahkahalar atarken sarhoş görmeyi beklemiyordu, ela gözlü oğlanın birileriyle flört edebileceğini bile düşünmemişti.

"Sarhoş değilim, sandığının aksine alkol beni pek etkilemiyor."

Kiyoomi bu lafa ne kadar inanması gerek bilemedi daha önce kuzenini böyle görmediğinden ama Rintarou'yu ne kadar görmüş sayılırdı ki zaten?

Evin önüne geldiklerinde anahtarı ela gözlü oğlana uzattı ve dairenin bulunduğu katı söyledi, Rintarou hiçbir şey söylemeden daireye çıktı. Kiyoomi ise onun içeriye girdiğine emin olduktan sonra havalimanına doğru sürmeye başladı.

Daire oldukça küçüktü ama yine de temiz ve düzenliydi, Rintarou'nun şu ana kadar bulunduğu en iyi yerlerden biriydi. Tekli koltuğa ilerleyip oturdu ve bir sigara yaktı. İki gündür karşılaştığı oğlan aklına geldiğinde sigarasından derin bir nefes çekti. Son üç yıldır ciddi olarak söylediği şeyleri hiç kimse ciddiye almıyordu, ciddi demediği her şey ise büyük etki yaratıyordu. Oğlanla konuştuğu iki seferde de söylediği şeylerde ciddiydi. Adının Osamu olduğunu bildiği gri saçlı oğlanın ise onu ciddiye alması hoşuna gitmişti.

Alışık olmamasına rağmen o gece bir şeyi daha itiraf etti Rintarou kendisine, şu an içinde bulunduğu hayatı istemiyordu.

𝘭𝘰𝘴𝘵. -𝘴𝘶𝘯𝘢𝘰𝘴𝘢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin