"Niye aradın?" dedim duran metroyla kapıya ilerlerken.

"Akşam bir şeyler yapalım mı? Nöbetin yoksa ve istersen tabi." dedi. Yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım.

Güzel olabilirdi. Bugün nöbetim yoktu ayrıca.

"Tamam olur. Ama abinler izin verir mi?" dedim metrodan inerken.

"Verirler verirler." dedi heyecanla. Tabi verirler anasını satayım. Ablasıyım sonuçta.

Yani ablasıyım değil mi?

"Tamam o zaman haberleşiriz. Sana iyi dersler velet." dedim ve beklemeden suratına kapattım.

Telefonumu ceketimin cebine koyacağım sırada tekrar çalmasıyla derin bir nefes aldım. Bu günlerde çok çalıyordu bu telefon.

Kayıtlı olmayan bir numaraydı. Meşgule atıp yolun karşısına geçtim. Metro durağının tam hastanenin karşısında olması... Galiba hayattaki tek şansım aga.

Yolun karşısına geçince telefonum tekrar çalınca bu defa derin bir nefes alıp açtım. Aynı zamanda hastanenin bahçesine giriyordum.

"Efendim?" dedim bıkkınca. Bir insan meşgule atıyorsa meşguldür değil mi? Niye arıyorsunuz ki bi daha?

"Ayris Öz ile mi görüşüyorum?" dedi bir kadın. Allahın cezası madem emin değilsin neden arıyorsun?

"Buyrun hanımefendi, benim." dedim ve hastanenin kapısından girdim.

"Bizim size bir teklifimiz vardı efendim." diyen kadınla kaşlarım havalandı.

Bana bu replikler çok tanıdık geliyordu sanki.

"Buyrun." dedim ve asansörün tuşuna basıp beklemeye başladım.

"Ayris, Savaş hocanın yanına gidiyorsan 203 de ki hastanın çağırdığını söyler misin?" deyip yanımdan geçen Hayat hemşireyi başımla onaylayıp, kulağımı tekrar telefona verdim.

"Ben Özel Aslan hastanesinden arıyorum Ayris Hanım. Eğer sizde isterseniz sizi uzman ekibimizle aynı kadroda görmek isteriz." diyen kadınla gözlerim sonuna kadar açıldı.

"Ne?" dedim şokla. Tam o sırada açılan asansör kapısından Deniz Hoca indi ve karşı karşıya geldik.

Ona başımla selam verip yan tarafa geçtim. Ama o da bir şeyler olduğunu anlamış olacak ki yanıma geldi hemen.

"Önümüzdeki 2 hafta boyunca bu teklifi düşünüp bize geri dönüş yaparsanız seviniriz." dedi kadın.

"Siz ciddi misiniz?" dedim çatılan kaşlarımla. Deniz Hocanın da kaşları çatılmıştı.

"Evet efendim. Detaylı bilgi almak için hastanemize uğrayabilirsiniz. İyi günler." dedi ve telefonu kapattı kadın.

Lan!

Yemin ediyorum çıldıracağım! Lan Aslan hastanesi!

"Kötü bir şey mi var Ayris?" diyen Deniz hocaya çevirdim bakışlarımı. Üstümdeki şoku atamadan kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Emin misin?" dedi tek kaşını kaldırıp. Hemen gözümü bir kaç defa kırpıştırıp kendime geldim. Mal mısın Ayris?

"Evet hocam." dedim gülümseyerek. İnanmadığını belli eden bir bakış atıp kafasını salladı.

"Biraz oturalım mı? Konuşuruz." dedi tedirgince. Ne konuşacaksın ki? Yalan söylemek istemediğini biliyordum ama yine de saklıyordu.

"Tabi hocam." dedim.

BarkınlarWhere stories live. Discover now