Bölüm 10: Yara

52 30 105
                                    

"Hastaneye gidemeyiz."

"Ne yapacağız o zaman?"

"Yankı yapacak."

"Yapabilir miyim bilmiyorum?"

"Ya-yapabilirsin..."

Sesimle bütün bakışlar bana döndü. Yattığım yerden doğrulmaya çalıştım. Toprak hızla yanıma eğildi.

"İyi misin?"

"Sence?" Sesim o kadar kısık çıkıyordu ki ben bile zor duyuyordum.

Nerede olduğumu anlamak için etrafa baktım. Bizim mekandaydık ve Asenalar da gelmişti. Omzumdaki ağrının artmasıyla hafifçe inledim. Bunun üzerine Yankı yanıma eğildi ve Toprak kalkıp arka tarafta duran Asena'nın yanına geçti.

"Mermiyi çıkarmamız lazım."

Alaz bir sağa bir sola volta atıyordu. Asena bir kaç adımda yanıma geldi. Önce yarama sonra sonra Yankı'ya baktı.

"Eğer yapabilirim dersen hastaneye gitmeyeceğiz ama yapamayacağım diyeceksen bir şekilde özel bir hastane ayarlayacağım. Karar senin." Benim yanımda benim yerime konuşması sinirimi bozdu. Yanımdan kalkmak isteyen Yankı'nın elini tuttum.

"Yapabilirsin." Yankı hafif bir gülümseme ile Asena'ya döndü. "Yapacağım ama önce almamız gereken şeyler var. Karanla alıp geliriz." Herkes kafasını sallarken ikisi çıktılar. Ağrım artıyordu.

"Alaz bana bir bardak doldursana."

Toprak'ın bakışları hemen üstüme gelirken "İçmiyordun hani sen," dedi. "Şu anlık bir istisna yapabilirim."

Asena Alaz'ın yanına gidip bağırmaya başladı. "Nasıl oldu bütün bunlar sen orada ne işe yarıyordun?"

"Ne işe mi yarıyordum? Mısra beni dinledi mi sanıyorsun? Hem bu onun kararıydı. O bir çocuk değil. Kabul etsen de etmesen de o artık kraliçe." Alaz'ın dedikleriyle Asena'nın yüzü düştü ama bunu belli etmemeye çalıştı.
"Tabii ki biliyorum bunu ama yine de her şeyin içinde bu kadar olmasına gerek yok."

"Her şey dediğin onun ait olduğu yer Asena."

Ait olmak...

"Kavga etmenize gerek yok. Asena, Alaz haklı. Böyle olması benim yüzümden o anda böyle yapmam gerekiyordu." Derin bir nefes alınca tekrar yaram sızladı. "Alin bana şu şişeyi getirebilir misin?" Koca salonun en köşesinde Arın'ın yanında oturan Alin benim sesimle irkildi.

"Ta-tamam."

Teşekkürler.

Alin bana bakıp gülümsedi. Çok duru bir güzelliği vardı. Yankı'nın aksine daha sakin duruyordu. Uzun sarı saçları beline kadar geliyordu. Kumral bir teni vardı. Buz soyundan gelen çoğu kişi gibiydi.

Alin bana şişeyi verirken Toprak yanıma oturdu. Asena bir kaç şey mırıldanıp dışarıya çıktı. Alaz onu takip ederken Alin Arın'ın yanına geçti. Şişeyi kafama dikip koca bir yudum aldım. Şişeyi Toprak'a uzatınca o da içti.

"Efe seni sordu." Duyduğum isimle şişeden bir yudum daha aldım.

"Ne dedi?"

"Nereye gittiğini sordu?"

"Ne dedin?"

"Canı nereye istediğiyse oraya gitti."

"İyi demişsin." Toprak'ın bana bakmasıyla ben de bakışlarımı ona çevirdim.

"Neden gideceğini bize söylemedin?" Güldüm.

"Size rapor vermem mi lazım bir şeyler yapmak için?"

Melez Prenses (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin