2

10.4K 1K 1.9K
                                    

"Iyy oğlum ya küçücük, götü boklu bir şeyse?" dediğinde beni anlattığıma pişman eden Minho'ya göz devirmiştim.

"Saçmalama Minho. O kadar küçük bebeği niye bıraksın?"

"Peki ya ergen bir veletse? Beni hiç kimse anlamıyor falan, ha?"

"Minho, sus artık!" deyip bakışlarımla onu susturduktan sonra konuşmaya devam ettim.

"Bu akşam gideceğim. Babasını hastaneye kaldırmışlar, bu yüzden acilen Sejong'a gitmesi gerekiyormuş."

"Ne kadar kalacakmış?" diye sormuştu Changbin.

"İki hafta kalacak galiba. Çok uzun bir süre değil, halledebilirim. Şu dersi artık geçeyim de başka bir şey istemiyorum."

"Kardeşim dua edelim de çocuk sana jigololuğu tercih ettirecek biri olmasın"

"Sanmıyorum Minho. Bu kadar sakin bir kadından düşündüğümüz gibi bir çocuk çıkmaz."

"Hyunjin saçlarını sarıya boyasana, rus dadıları gibi olursun var ya taş gibi taş" demişti -yine- Minho.

"Bir tane çarparım şimdi görürsün dadıyı!"

"Benim anlamadığım, bu kadın ne zaman evlendi ya? Parmağında da yüzük falan yok, eşinden de bahsetmemiş hiç. Boşanmış mı acaba?" diye sormuştu Chan.

"Bilmiyorum ama öyle olduğunu düşünüyorum" deyip tekrar oturduğumuz kafeteryanın masasından kalkmıştım.

"Benim hazırlanmam gerek, şans dileyin" dedikten sonra gitmiştim.

"Çaktırmadan veletin fotoğrafını çek! Merak ediyorum!" giderken arkamdan bağırmıştı Minho. Tepki vermeyerek yürümeye devam ettim.

°°°°°°°°

Evime girip eşyalarımı bırakarak kısa bir duş aldıktan sonra çıkıp üstümü giyindim. Saçlarımı da kuruttuktan sonra garbırobumun üzerindeki siyah, orta boy valizimi alarak yatağımın üzerine bıraktım ve kendime iki haftalık kıyafet çıkardım. Tabii bu benim için çok zordu çünkü kıyafetlerim benim çocuklarım gibiydi, birini alsam diğeri küsecek diye düşünüp onu da alırdım yanıma ama bu sefer savaşa gider gibi hazırlandığımdan kıyafet seçme süresini kısa tutmuştum.

Gerekli başka ıvır zıvırı da topladıktan sonra Bayan Yang'a mesaj atarak geliyor olduğumu belirttim ve bir iki dakika sonra telefonuma gelen konuma gitmek için evden çıktım. Ev sahibine de birkaç hafta evde olmayacağımın haberini verdikten sonra hızlı adımlarla durağa gidip otobüse bindim.

Geldiğim konum, yaşadığım apartmana göre baya lüks bir yerdi. Kadın akademisyen gerçi, olsun o kadar da.

Beyaz apartmana Bayan Yang'ın verdiği şifreyi tuşlayarak girdim ve asansöre binerek ikinci kata çıktım. Asansörden indiğimde bu katta sadece iki daire olduğunu fark ettim, muhtemelen her katta öyleydi sonuçta iyi bir yere benziyordu.

Dört numaralı dairenin önüne gelip kapıyı çaldığımda çok geçmeden Bayan Yang gelip açmıştı.

"Hoşgeldin Hyunjin, gelsene içeri." deyip beni içeri davet ettiğinde mahçupça gülümsedikten sonra içeri girip ayakkabılarımı da çıkararak verdiği gri, kapalı terlikleri giydim ve peşinden salona geldim.

Burası kesinlikle çok güzel bir evdi. Açık renkli duvarlarına nazaran içi kahverengi ve siyah olarak dekore edilmişti. Dışarıdan öyle gözükmese de içerisi iki katlıydı, yukarıda  göründüğü kadarıyla odalar vardı.

childminder | hyuninWhere stories live. Discover now