Sevda Karası 1 🖤

162K 5.2K 3K
                                    

Kitabın Şarkısı : Nadide Babashlı & Enbe Orkestrası - Sevda Karası

...

Sen giderken bu şehre bir gölge düştü.
Artık küs bana tüm mevsimler.
Yağmur bile sakındı kendini sen giderken,
Açmadı bir daha solan çiçekler.
Biliyorum geri dönmeyeceksin
Benden aldıklarını geri vermeyeceksin
Sen giderken kış bile üşüdü
Bunu hiçbir zaman bilmeyeceksin.
Bugün doğdu sen giderken rahme düşen bebekler
İlk kez düştü toprağa cemre
Kış geri geldiğinde
Aklımda hep veda ettiğin gece
Ben sussam kalbim susmaz,
Elimde kayıp şehrin haritası
İçinde bir hazine saklı
Sen giderken ben kaldım geride
Sanma vazgeçtim, yenildim sensizliğe
Hep bir umut içimde.

.... Keyifli Okumalar....

Bölüme geçmeden lütfen oy verin, yorumlarınızı merakla bekliyorum.

Kara

Derin bir nefes daha çektim elimde yarısı küle dönmüş sigaranın dumanından ama yine de susmadı aklımın her bir hücresinde dolaşan ve bas bas bağıran o lanet ses. Verdiğim nefesten çıkan duman havaya karıştı. Ben de karışıp özgür olmak istedim, tamamen kendimi bırakmak. Eğer karışsam şu bulutların arasına geçer mi bu acı? Yoksa daha da artıp yağar mıydım bu şehrin üstüne?

İnsanın canını en çok sevdiği yakarmış, benim canımı aldı da ben yine sustum.

Biten sigaramı söndürüp, kenardaki çöp kovasına attım. Burada olmamam gerekiyordu, burası bana yasaktı. Geri dönmem, bir daha buraya adım atmamam gerekiyordu ama yapamıyordum. Eğer gidersem ona yenilirdim ve ben ona bir kez daha yenilmek istemiyordum. Gözlerimi kapatıp, yavaşça açtım. Koskoca Yüzbaşı Kara, dağları yıkıp geçiyordu da bir şu anın içinden çıkıp gidemiyordu.

Bedenim sanki ağır bir külçe gibi zorlukla hareket ederken, adımlarımı sağlam attım. Üstümdeki ceketi düzeltip başımı dik tuttum. Girişteki kalabalığa yaklaştığımda ceketimin cebinden çıkarttığım davetiyeyi uzattım görevliye. İnsan eski nişanlısının, nişanına gider miydi? Davet edildiyse gidiyordu demek ki, kendimden biliyordum.

Aşırı lüks kokan büyük salona girdiğimde kendi nişanımızı düşündüm. Büyük bir kır bahçesi tutmuş, kendi aramızda arkadaşlarla kutlama düzenlemiştik. Altın renginin ağırlıklı olduğu, kristal avizelerin tavandan sarktığı, masaların üstündeki şamdanlar ve çiçeklerle bezendiği salon ise bana çok yabancıydı.

Eylem'in anne ve babasını görmemiştim henüz, gerçi ne diyeceklerini ya da ne diyeceğimi bile bilmiyordum. Kenarda duran masalardan birinin arkasına geçip öylece ayakta durdum. Yükselen alkış sesleri ve gülüşmelerle başımı sahneye çevirdim. Üstünde pembe ağırlıklı bedenini saran bir elbise vardı. Ona çok yakışmıştı ama sorun yakışması değildi. O pembeden nefret ederdi.

Yüzünde ki gülümsemeyle yanındaki adama döndüğünde benimde bakışlarım müstakbel damat adayına döndü. Sarı saçlı, mavi gözlü biriydi. Kısaca benim tam tersim. Siyah saçlarım vardı benim, açık kahve gözlerim. Güneşte bal rengine dönüştüğünü söylerlerdi, tenim güneşin sıcağında bronzlaşmıştı. Karşımda duran adamın onu saran elleri bile daha narin duruyordu. Yüzümde alaylı bir gülümseme oluştu.

Sevda Karası (1 Mayıs'ta kalkacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin