37.Bölüm "Savaşın Ağırlığı"

Start from the beginning
                                    

Yedi giden komutan ve askerlerine bakmayı kesip yeniden kara bulutların biriktiği yere baktı. Bulutlara doğru yükselen mor ışığı gördüğü an da içinden yanetler yağdırdı. Bu kadın nasıl bir büyü yapıyordu da bu kadar güçlü bir aura etrafa yayılabiliyordu?

"Bunlar da neyin nesi?" Yedi duymuş olduğu kralın sesi ile ona döndü. O da en az kral kadar neyin ne olduğunu merak ediyordu.
"Hiçbir fikrim yok ama sahaya bizim de inmemiz gerekiyor artık," deyip atını sürmeye başladı. Arkasından kral ve geri kalan beş müttefiği de gitmeye başladı.

Seranta Krallığının baş komutanı olarak savaşa katılan kraliçe kendisine ve askerlerine inanıyordu. Biliyordu, insanı ayakta tutan yegane şey inanç duygusuydu. Bunu kaybetmek istemese bile savaşa başladıkları an da inanç duygusunu git gide kaybetmeye başlıyordu.

Kraliçe elindeki kılıcı karşıdan hızla gelen kişinin karnına saplarken vakit kaybetmeden kılıcı çekip bir diğer düşman askerinin boynunu kesti. Ne kadar kişi öldürürse öldürsün sayıları azalmıyordu. Azalsa bile ölenlerin yerini dolduran başka askerler arkadan geliyordu. Kraliçe bulduğu küçük boşluk sayesinde şöyle bir etrafına baktı. Kolu kopsa bime savaşmaya devam eden, aldığı yaralar ağır olsa bile durmayan, elinden kılıcı düşmüş olsa bile çıplak elle savaşmaya çalışan askerlerine baktı. İçi acı ile burkulsa bile alması gereken kararı alıp,
"Yavaşça geriye çekilmeye başlayın," diye bağırdı. Bu bağırtılarına komutanlarının ve askerlerinin görebileceği şekilde el hareketleri de araya girmişti. Kraliçe geriye doğru yavaş yavaş yürümeye başlarken düşman askerlerini de öldürmeyi ihmal etmiyordu.

Askerler hendeğe kadar geldikleri zaman,
"Dikkatli bir şekilde geçin," diye bağıran ve uyaran kişileri dinlemeye çalıştılar. Hendekten dikkatli bir şekilde geçtikten sonra geriye dönüp hızla koşmaya başladılar. Büyücülerin olduğu konuma gelmeleri ile artık beraber savaşacaklardı.

Sirina kraliçe ile birlikte onlara doğru gelen askerlere baktı. Sayıları oldukça azalmıştı. Eğer böyle devam ederse bu savaşı ağır bir şekilde kaybedeceklerdi. Sirina etrafında uçuşan kartallara baktı. Arkasında onu korumak için dikilen kurtlara bir göz attı. Başını gri bulutlara doğru kaldırıp gözlerini yumdu. Bu yapacağı şey onlara kazanma şansı verebilirdi.

Ayakları yavaşça yerden kesilirken ellerini gökyüzüne doğru kaldırdı. Parmaklarının arasından çıkan mor ışık kartallara ve kurtlara doğru yavaş yavaş hareket etmeye başladı. İçinde taşıdığı gücün ağırlığını zihninde yankı yapan büyü sözlerinde hissediyordu. Büyü sözlerini dillendirmesine gerek yoktu. Sadece istiyor ve düşünüyor olması yeterliydi. Yumduğu gözlerini yavaşça açtı. Yaptığı büyü sayesinde kartallar ve kurtların formu büyümeye başlarken vesti solucanlarını geçen askerlerin sesini duydu. Kartallar ve kurtlar insanların üç katı büyüklüğünde olurken Sirina büyü yapmayı kesti. Ellerini yavaşça iki yanına indirirken yere değmeye başlayan ayakları ile derin bir nefes aldı.
"Çığlık atabildiğiniz kadar atın ve ölüme susayan gözleriniz doyana kadar bırakmayın!" diye bağırdı. Bu bağırtısını duyan birkaç kişi ona döndü. Zaten bu yaptığı büyünün yaydığı güç ve aurası çoğu kişinin ona dönmesine neden olmuştu.

SİRİNA (Final Oldu)Where stories live. Discover now