10: Yüzsüzlük

En başından başla
                                    

"Gerçekten mi? Ben de sen seviyorsun diye bir sürü sıkmalık portakal almıştım" diye mırıldanarak elindeki poşeti bana gösterdiğinde dudaklarımı büzecektim ama son anda kendimi durdurmuştum neyse ki.

"Çok teşekkür ederim" demiştim sessizce. "Normalde seni asla kırmam biliyorsun ama şimdi gerçekten yorgunum. Yeni koreografiye çalışmaya devam ediyoruz, yarışmaya katılacağız da. Bu yüzden zorluyoruz kendimizi biraz"

"Anlıyorum" demişti gülümseyerek. "Sorun değil. Sadece dört gündür sadece iki gün görüşebildik ve o iki günde de toplasan üç dört saat anca beraberdik." Demiş ve üzgünce bir süre gözlerime baktıktan sonra birden gözlerini büyüterek ellerini iki yana sallarken eklemişti. "Yani elbette her gün ya da daha fazla görüşmek zorunda değiliz. Sadece söylemek istedim. Seninle vakit geçirmeyi seviyorum ve bu yüzden de biraz özledim sanırım"

Biraz utanmış gibiydi. Çok tatlıydı kesinlikle ve ben gülümsemeden edememiştim.

"Ben de seninle vakit geçirmeyi seviyorum" demiştim sessizce. "Ama zaten bu akşam babam seni yemeğe çağıracaktı. Akşam vakit geçirebileceğiz yani." Diyerek gideceğimin sinyallerini vermek adına montumun fermuarını çektiğimde Taehyung dudaklarını birbirine bastırmış ve bir süre anlayamadığım bir nedenden dolayı sessiz kalmıştı.

"Pekala" demiş hemen sonrasında iç geçirerek. "Seni tutmayalım daha fazla o zaman. Yeni banyo yapmışsın, hava soğuk, üşüme" diyerek bana güzelce gülümsediğinde ben de ona gülümseyerek başımı sallamıştım.

"Akşam görüşürüz" diyerek gülümseyip ona el salladığımda o da bana el sallamıştı. Normalde olsa ona sarılırdım, biz alışmıştık çünkü ama şimdi yanında Chan olunca istememiştim sarılmak. Zaten birine sarılıp diğerini bırakmam garip görünürdü.

Taehyung da sanki ona sarılmamı bekliyormuş gibi bir an afallayıp sonrasında toparlanarak bana belli belirsiz el salladığında daha fazla oyalanmadan ilerlemeye başlamıştım fakat sadece dört beş adım atmıştım ki bana seslenildiğini duyunca dönmüştüm.

Taehyungdu elbette. Durup ona döndüğümde yanıma gelip yüzümü incelemeye başlamıştı.

"Jungkook, bir sorun mu var?" Demişti sessizce. Çekingendi.

"Hayır, yok. Ne gibi bir sorun olabilir ki?" Diyerek gülümsediğimde dudakları büzülmüştü hafifçe.

"Bilmiyorum. Sanki biraz soğuk gibisin. Bizimle takılmak istemiyormuş gibisin. Eğer bir problem varsa bunu bana kesinlikle direkt olarak söyleyebilirsin, bunu unutma tamam mı?"

"Taehyung, teşekkür ederim" demiştim daha geniş bir şekilde gülümseyerek. "Çok tatlısın gerçekten. Ama merak etme seninle ilgili hiçbir problemim yok. Sadece programım gerçekten sıkı" diyerek onu teselli etmeye çalıştığımda iç geçirmiş ve başını onaylar anlamda sallamıştı.

"Tamam o zaman" demişti sesszice. "Gidip dinlen sen" diyerek bana el salladığında dişlerim görünecek şekilde gülmüş ve birkaç adımda yanına giderek kollarımı onun etrafına sarmıştım. Aklına bunun takıldığını, daha doğrusu takılacağını tahmin edebilmiştim çünkü.

"Ne kadar güzel kokuyorsun" demişti bana sarılmaya devam ettiği sırada. Bunu bana her zaman söylediği için utanmıyordum artık.

"Teşekkür ederim, sen de çok güzel kokuyorsun" dediğimde kıkırdayarak benden ayrılmıştı.

"Çiftlikten yeni çıktım. Güzel kokmadığımı biliyorum" demişti. Hemen başımı iki yana sallmıştım.

"Ciddiyim" demiştim gülümseyerek. "Sen her zaman güzel kokuyorsun"

Equestrian: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin