"Bir gün eşimi bulmak istedim."
Ona bir tane yumruk atmak istiyordum ama bunu yapacak gücü bile kendimde bulamıyordum, annemin ne halde olduğunu düşünmeden edemiyordum. Beni bir yalanın içinde büyüttüklerine inanmak da istemiyordum ama gerçek ortadaydı, "Baban Merkez'den kovulacak." dedi Kim Shiyeong, bakışları tamamen bana dönmüştü. "Bu mesele seni ilgilendirmiyor, sen hala bizim en nadide parçamızsın." Beni istese de buradan uzaklaştıramazdı, ben Delta'ydım fakat söyledikleri iyi hissetmemi sağlamıştı.
Fotoğrafları tersine çevirerek masanın üzerine bırakırken "Beni ailemin yıkılışını anlatmak için mi çağırdınız?" diye sordum, "Baban ve Kim Sarang, kuralları çiğnediği için bir saat içinde cezaevine gönderilecekler." Seo Kanghan'ın sesini duyduğumda tüm konuşma boyunca sessiz kaldığını fark ettim, babamın en yakın arkadaşlarından biriydi. "Umurumda değil." dedim bir ayağımı diğerinin üzerine atarken, annemin onurunu zedelemiş birinin nerede çürüyeceği gerçekten umurumda değildi.
"Kız çocuğunun bakımını ya sen üstleneceksin ya da çocuk kurumuna teslim edilecek."
Şimdi neden burada olduğumu anlıyordum, fotoğrafları ters çevirerek gülerek elindeki çiçeklere bakan küçük kıza baktım. Esmer teni, saçları, hatta kare gülüşü ile bana o kadar benziyordu ki, bütün bu özelliklerimi babamdan aldığım bir kez daha çarptı yüzüme. Bana en zor kararı bırakmayı seçmişlerdi, beş yaşındaki bir kızı ya himayeme alacak ya da kuruma gönderecektim, iç geçirerek fotoğrafları kendimden uzaklaştırdım.
Bir saat düşünme süremin olduğunu söyleyerek beni toplantı salonunda yalnız bırakırlarken güneş daha yeni doğuyordu. Babamın koluna kelepçe takıldığını görmek istediğim bir görüntü olmasa da içimde bir acıma duygusu bile belirmemişti.
Merkez'den ayrılarak evime doğru arabayı sürerken annemin ne halde olduğunu bilememek beni üzüyordu. Nasıl aptal bir çocuktum ki onların ne eş olmadıklarının ne de mühürlü olmadıklarının farkına varabilmiştim.
İki katlı evin bahçesine arabayı park etmenin ardından içeri girdiğimde annemi koltuğunda oturmuş, kadın programlarından birini izlerken buldum. Beni hissettiğinde ayağa kalkarak sarıldı, hiç yıkılmış gibi durmuyordu. "Sonunda öğrendin demek..." dedi beni kendi ile birlikte koltuğa çekerken, yan yana oturduğumuzda televizyonu kapattı.
"Neler olduğuna anlam veremiyorum."
Ellerimi kendi ellerinin arasına alarak yüzümü inceledi, "Ona bu kadar benzemenden nefret ediyorum." diye mırıldandı, "Baban ve ben lisedeyken birbirimize aşıktık. Sana hamile kaldığımda o dönüşümünü geçirmiş olsa da ben daha geçirmemiştim ve birbirimizin eşi olup olmadığını bilmiyorduk." İç geçirerek arkasına daha çok yaslandı, "Evlendik ve seni doğurmanın ardından dönüşüm geçirdim. Birbirimizin eşi değildik ama bunu sorun etmedik, başlarda. Babana beni mühürlemesini söyledim ama bunu yapmak istemedi, birbirimizi sevdiğimizi ve bunun yeterli olduğunu söyledi." Değildi, normal insanlar için bile yeterli değilken bir kurt çift için sevmek yeterli değildi.
Babam eşinin kim olduğunu hep merak etmiş, onu bulmak istemiş ve bulmuş, bunların hepsini anlatırken bir kez olsun ne gözleri doldu ne de hüzün perdesi belirdi. "Ben nasıl anlamadım?" diye sordum, tüm duyularım her zaman daha gelişmiş olmuştu, tıpkı Minseok gibi... "Sen bizimle değildin ki, Delta ya da Vita olabileceğin fark edildiğinde hep Merkez'deki eğitimlerdeydin. Nasıl anlayabilirdin ki, Taehyung? Kendini suçlama, buradaki tek suçlu baban ve ona inanan benim." Arkama yaslanırken tüm bunları yaşıyor olduğuma inanamıyordum, saate baktığımda bana verdikleri sürenin bitmesine on beş dakika kaldığını gördüm.
ESTÁS LEYENDO
touch it' taekook
Fanfictionomegaverse Delta Kim Taehyung, eşini kaybetmiş ve ölmek üzere olan Jeon Jeongguk'a aşık olarak kendini ölüme sürüklemişti.
ten, so you wait for me in the sky
Comenzar desde el principio
