umut.

86 14 34
                                    

umut.

Nasıl hem umutsuz olup hem de umut bağlayabilir insan? Bu anlarda içimde iki farklı kişiliği barındırıyormuş gibi hissediyorum. Biri hayattan tüm umudunu kesmiş, kendi karamsarlığında kaybolurken diğeri ise yaşanan her şeye rağmen geleceğinin, hayallerinin peşinden ilerliyor. Bir yanım hayallerimin gerçekleşeceğine dâir inancını korumayı inatla sürdürürken, bir yanım ise olmayacağına kesin gözüyle bakıyor. Ve ben de ikisi arasında sıkışmış gibi hissediyorum. Gerçekleşmesini bir o kadar istiyor, gerçekleşmesinden bir o kadar da korkuyorum. Esasen gerçekleşince o mutluluğa erişmekten ve daha sonrasında kaybetmekten korkuyorum.

Şimdi sen olsan yanımda, bana inandığını söylesen... Yanımda olsan. Şu an öyle ihtiyacım var ki buna... Birinin bana inanmasına ve yalnız olmadığımı hissettirmesine çok ihtiyacım var. Fakat şu anda her ne kadar canımı acıtsa da gerçek bu; yalnızım. Hep öyleydim. Öyle olmaya da devam edeceğim.

Şu anda camın önündeki koltuğa oturmuş, sokak lambasının aydınlattığı sokağa bakıyorum. Bir zamanlar senin beni beklediğin yere... Şimdi fark ediyorum; sen varken canlı görünen bu sokak, sen yokken nasıl da cansız duruyor... Issız ve terk edilmiş gibi.

Yine gözlerim her an gelecekmişsin gibi sık sık camdan bakıyor. Bunun olmayacağını biliyorum, biliyorum fakat çok küçük de olsa bu ihtimale sığınmak istiyorum. Senin de beni unutamadığına inanmak istiyorum. Tıpkı benim seni sevdiğim gibi seninde beni sevdiğine, bir gün yine eskisi kadar güzel olabileceğimize inanmak istiyorum. Tüm bunlar hayalde olsa küçük bir umut kırıntısına tutunmaktan başka elimden bir şey gelmiyor.

Bilirsin, hep kolay yolu seçiyorum. Bu defa da benim için daha katlanılabilir olana inanmayı seçtim. Çünkü kendini kandırmak öyle kolay ki, bazen bunu farkında olmasan bile yapabiliyorsun. En azından bende öyle oluyor ve bazen bunu yapmak istemesem bile yapıyor oluyorum. Belki de bana acı veren bu gerçekle sık sık karşı karşıya gelmektense bazen hayalimde güzel bir umuda tutunmak daha az acı verici oluyor.

Bilmiyorum, belki de yine çok saçmalıyorum. Günün doğmasına az bir vakit kala her zamanki yerime geçmiş ve yine elime bir kalem ile kağıt alarak sana yazmaya başlamıştım. Hiç uyumamanın getirdiği bir yorgunluk var üzerimde, belki de bulanık olan zihnim düzgün düşünemiyor ve elimde olmadan çok saçmalıyorum. Esasen şu anda bu umurumda değil. Belki de bazen kendini iyi hissedebilmek için saçmalamak gerekiyordur. Çünkü şimdi sana yazarken, bir nevi günlük tutar gibi hissediyorum ve bu beni rahatlatıyor. İçimdekileri birine anlatır gibi yazmak iyi geliyor.

Satırlarımı okumayacak olsan bile senin için yazmak, şu sıralar bana iyi geliyor.

ღ

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.
Veda ও mektup.Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora