32.Bölüm "KAN BAĞI"

Start from the beginning
                                    

Rosale hiçbir şekilde John'a bakmıyordu. Sanırım aralarında geçen bir durumda ötürü bu haldeydiler.
"Söylesene Rosale gördüğün kehanette ölen kimdi? Ben mi Werosim mi?" Bu cümleyi kurmak bile tüylerimin diken diken olmasına sebep olmuştu. Her ne kadar güçlü görünmek istiyor olsam bile ölüm kelimesi geçen cümlelerin beni sarsmasını engelleyemiyordum.

Rosale elini ağır bir şekilde masanın üstüne koyup birbirine kavuşturdu. Yutkundu. Onun yutkunmasa ile bende yutkundum. Elini masanın ortasına getirip tutmam için bana baktı. Başımı iki yana salladım. Onun ölümünü görmek istemiyordum. Onun ölümünü bir kez daha izleyecek olmak beni kahredecekti. Artık kaldıracak kadar güçlü olabileceğimi sanmıyordum. Bu yüzden masadan uzaklaşıp kolumu göğsümün altında kavuşturdum.
"Görmek istemiyorum Rosale. Bana her şeyi ben görmeden de doğru bir şekilde anlatmanı istiyorum." Elini yeniden kendi önüne çekti. Yalan söylerse hissedeceğimi bilmiyor olsa bile bana doğruları söyleyeceğine inanıyordum.

"Siz şu an ciddi misiniz?" Şaşkın bir şekilde konuşan John'a göz ucuyla baktım.
"Kehanetin tamamını bize göstermediğini biliyordum ama böyle önemli bir ayrıntıyı bizden nasıl gizlersin?" John'un sesi kızmak ve hayal kırıklığı arasında gidip geliyordu.
"Ben nasıl anlatacağımı bilemedim," deyip derin bir nefes aldı. Gözleri yine benim üstümdeydi.
"Kehanette senin öleceğini gördüm. Senin ölümün ile büyücü ve cadı soylarını yok etmek için sırası ile herkesi öldürmeye başladıklarını ve yaşanılacak yerlerin çok azaldığını, insanların hissettikleri korku ile ne yapacaklarını bilmediğini gördüm. Eğer seni takip edip yolundan gitmezlerse insanlık ve yaşam yok olma eşiğine gelecekti." Durup yeniden derin bir nefes aldı.
"Çıkan savaştan önce ölüyordun. Bunu sana söyleyemezdim. Bezler gördüğümüz kehanetlerin tamamını olay gerçekleşmeden asla söyleyemeyiz Sirina. Bunun için senden özür dilerim ama yapamazdım."

Onun gözlerinin içine bakıp ayağa kalktım. Ölen kişi bendim ama tersi olmuştu. Ellerim yanımda yumruk olurken başımı iki yana salladım.
"Benim öldüğümü Werosim'e söyledin değil mi? Hatta bununla kalmayıp bütün kehaneti de ona gösterdin." Sesim sonlara doğru sertleşirken kalbimin her atışı canımı yakıyordu. Werosim beni her şekilde korumak için elinden gelen her şeyi yapmıştı. Bu uğurda canından olacağını bilse bile durmamıştı.

Rosale'den bakışlarımı çekip ağır adımlar ile yürümeye başladım.
"Sirina," duyduğum sesi ile omzumun üstünden ona baktım.

Bakışlarım John ve Rosale'nin sırtında tur atarken,
"Bir daha sakın ikiniz beni düşündüğünü söyleyip herhangi bir şey yapmasın. Senin yüzünden John ölmek üzereydim. Ve senin yüzünden de Rosale, Werosim öldü. Bir daha sakın beni düşünmeyin. Asla!" Sesim sert ve güçlü olsa bile içimde bedenimin de yıkılmasını bekleyen bir harabe vardı. Werosim benim yaşamam için ölmüşse asla yıkılmayacaktım.

Hızlı adımlar ile odadan çıkıp kaldığım odaya gittim. Kapıyı kapattığım an sırtımı kapıya yaslayıp yavaşça yere doğru eğildim. En sonunda yere oturunca gözlerimden akmaya başlayan yaşlara engel olamadım. Elimle ağzımı kapatıp içine doğru hıçkırırken kendimi durdurmak istiyordum, ağlamak istemiyordum. Bunu öyle çok istiyordum ki canım bu yüzden de yanıyordu.

SİRİNA (Final Oldu)Where stories live. Discover now