Boğuk çıkan sesi yavaş yavaş yerine oturuyor, başta kısık olan sesi yeni can bulmuş bir ceylan gibi kontrollü bir şekilde kendine geliyordu.

Anlatmaması gereken detayları kendi içinde bir köşeye ayırırken, sadece bilmesi gereken önemsiz sayılabilecek  detayları paylaşıyordu karşısında oturmuş kendisini pür dikkat dinleyen adamla.

''Bunları söyleyip gittikten sonra bir daha iletişim kurmadı. Wang Yibo önemli birşey olmadığını düşünürken o günden itibaren tam bir ay sonra bir zarf geldi ofise. Kalın bir zarf. İçinde yapılacak olan ihaleyle ilgili belgeler vardı. Zarf geldikten iki hafta sonra ihale yapıldı.''

Önemli yerlere geldikçe düşüncelere daha çok boğuluyor, söylememesi gereken kelimeler için dikkatlice seçiyordu onlarca bilgi arasından.

Zhan başını elleri arasına sıkıştırmış bastırıyor, öğrendiği her bilgide beynine bütün bedenini acı içinde kıvrandıracak ağrılar saplanıyordu. Gözleri karşısında duran gözlere daha fazla odaklayamıyor,arada bir kaçırıyordu gözlerini.

''İhale yapılmadan önce aslında alan kişi belliydi. Sizin bulduğunuz belgelerde gördünüz. Wang Haoxuan aslında bakanlıktaki bazı kişilere  rüşvet vererek ihaleyi almış ama sonradan bazı olaylar olmuş ve öğrenilmiş. İhale o yüzden iptal edildi. Bir ay sonra tekrardan yapıldı.''

Zhan arada kaçırdığı bazı kelimeleri kendince tamamlamaya çalışmış ama hala birbiriyle bağdaşmayan olayları anlatması için karşısındaki adamı beklemişti.

Yibo'nun bu olaydaki yerini daha çözememiş, saçma bir olaya karışmış olmaması umuduyla yalvarmıştı içten içe.

''İhale tekrar yapılması için yayınlanan bildiride hastane inşaatının yeri değiştirilmişti. İkinci ihaleye ilk giren hiçbir iş insansı yoktu. Yani yarı gizli bir şekilde yapılmış.''

Zhan anlattıklarını tek tek küçük bir kağıda not alıyor, önemli sayılabilecek bütün şeyleri yazıyordu. Hâlâ Yibo'nun bu olayla bağlantısını çözemese de sonuna geldiğini anlamış olacak ki sesli bir şekilde iç çekmeyle  karşısında soğuk soğuk terleyen adama bakıp kalmıştı.

Kendi düşünceleri bu anlattıklarından tamamen farklı olsa da bazı olaylar öğrendiği ya da muhbirinin ona söylediği gibiydi.

Li Feng'in anlattığına göre gizli yapılan ihale aslında hiç gizli olmamıştı. Muhbirin bile sokak aralarında öğrenebildiği bilgilerin kendisine gizli bir bilgiymiş gibi anlatılması kafasında onlarca soru işaretinin oluşmasına neden olmuştu.

''Li Feng bana anlatmadığın çok önemli yerler olduğunu biliyorum. Aptal değilim benden saklıyorsun  ya hemen söylersin ya da ben kendi yöntemlerimle öğrenmesini bilirim.''

Yere odaklı gözleri fayans üzerindeki şekilleri incelerken,bir anda Zhan'ın daha da tehditkar konuşmasından sonra tamamen kaldırmış, sandalyesinde dik bir şekilde oturmuş adama kaymıştı.

''Size bütün detaylarıyla anlatıyorum efendim.''

Zhan vücudunu kaplayan bütün sinir hücreleri teker teker ataya geçmiş, sandalyenin kolunun üstünde yumruk yaptığı elini hızlı bir şekilde masanın üstüne vurmuştu.

Yumruğun şiddeti elinden akan birkaç damla kanla belli okurken, damlayan kanı umursamadan keskin bakışlarını masanın üstünden kaldırmıştı ona doğru.

''Hala beni aptal yerine koyuyorsun Li Feng. Birşeyler gizlediğini anlamıyorum mu zannettin. Sen benim karşımda bütün kartlarını açık eden birisin ve ben bu kartları gayet net bir şekilde görebiliyorum.''

Zhan ayağa kalkmış ona doğru yürürken, attığı adımlar daha sert daha kendinden emin bir şekildeydi.  Yumruk attığı elinden kanlar parmaklarından sızıp yere damlamış, geride izler bırakmıştı.

Zhan tam önünde durduğunda eli hemen yakasını bulmuş, gömleğinden sıkıca tutup kendine doğru çekmişti. Daha önce kimseye göstermediği bu yönü gün yüzüne çıkmış, gözlerini daha önce hiç görmediği bir ifade bürümüştü.

''B-ben size herşeyi anlattım efendim. Gerçekten bütün olay bu. Bay Wang'ın o adamla ne hakkında konuştuğuna dair bir bilgim yok. S-sadece bu belgeleri oraya koymamı ve sizin bu belgeleri dikkatlice incelemenizi söyledi.''

Zhan eli altında buz kesen teni hissettiğinde sıkıca tuttuğu eli gevşetmiş, bırakmasıyla karşısındaki adamın hafif bir şekilde sendelemesine neden olmuştu.

''Bunu sana ne zaman söyledi?''

''Geçen hafta ziyarete gittiğimde.''

Zhan kendisiyle görüşmediği hafta kimseyle görüşmeyeceğini düşünürken, bu adamın onunla görüştüğünü duyduğunda sinirleri daha da çok katlanmıştı. Bedenine yayılan sinir yüzünden parmak uçları uyuşuyor, midesinde tarifi olmayan ağrılar hissediyordu.

''Çık dışarı...''

Zhan öfkesine yenik düşmüş bir şekilde bağırdığında kendini tanıyamamış olması, içinde bir yerlerde böyle bir insanı barındırması korkutmuştu onu.

''Bu yüzden mi güvenmiyor bana?''

Kendi kendine sorular sorup, cevabını alamaması şimdiye kadar belkide içinde barındırdığı bu ikinci kişiliğin onu yaralaması daha çok zoruna gitmişti.

''Bunca zaman bana güvendimi ki?''

Düşen omuzları,dik tuttuğu başıyla senkronize bir şekilde kendini bırakmış, bunca zamandır emin olduğu benliği tek bir cümleyle yıkılmıştı tamamen.

''Peki bunca zamandır beni gerçekten sevdimi ki?''

Ardından gelen sessizlik odayı kaplamış, duyulan tek şey hayal kırıklığının sesi olmuştu. Zhan tüm bedenini kaplayan bu duyguyla nasıl başa çıkabileceğini bilmezken, bunca zamandır her şeyin bir yalan olduğu düşüncesi beynini kemiren son şey olmuştu sessizliğin tam ortasında.

ARE YOU KILLER [YIZHAN]✔Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang