Light

657 50 85
                                    

"Wooyoung lütfen 8. masaya bakar mısın işim var benim" Bana seslenen Hongjoong hyung ile elimdeki bezi bırakıp masaya yöneldim. "Hoşgeldiniz efendim ne alırdınız?" Kadın isteklerini sayarken bende not alıyordum. Kadın istediklerini söyledikten sonra sıra yanındaki küçük çocuğa geçmişti. "Siz ne istersiniz küçük bey" diyerek gülümseyerek çocuğa baktım gülerek "Ben balık yemek istiyorum yanında da kola lütfen" çocuğun da isteklerini yazıp saygıyla hafifçe önlerinde eğilip arka tarafa siparişleri bıraktım. Geri dönüp yarım bıraktığım masayı silmeye devam ettim. O sırada telefonuma gelen mesaj ile telefonumu elime aldım.

Kimden: Bebek Surat Yeo
Mesaj: Woo-ahh akşam gelirken lütfen ramen al evde hiç kalmamış ve ben çok açım T-T

Kafama vurulması ile son hız kafamı çevirdim ve karşımda bana sinirle bana bakan bir adet Hongjoong hyung görmem ile elimi kafama atıp okşamaya başladım. "Hyung neden vurdun ki. Sadece Yeosang'ın mesajına baktım. Biliyorsun son 3 gündür hasta yatıyor bebek" yüzüme acındıran bir ifade koyup karşımdaki adama üzgünce bakmaya başladım. Aslında cidden Yeosang için üzgündüm. Ailemiz öldükten sonra tek ailemiz birbirimizden başkası değildi. "Ah tamam hemen cevabı yaz ve işinin başına dön" sevinçle ayağa kalkıp karşımdaki ufak bedene sarıldım. Baya kısaydı hyungum. "Çok teşekkür ederim hyung bitanesin" ondan ayrılıp hemen mesaj yerine girip yazmaya başladım.

Kime: Bebek Surat Yeo
Mesaj: Merak etme küçük bebeğim birsürü ramen alıp geleceğim. Araştırmalık da ister misin?

Yeosang'dan aldığın onaylayan mesaj aldıktan sonra hemen masayı temizlemeye döndüm. Masa bitince hemen Hongjoong hyungun yanına gittim. Hafif hafif dolmaya başlayan masalar ile arka taraftan bizimkileri çağırdım. "Ji-sung Mark Beomgyu yardıma gelin lütfen" onlar tek tek gelirken dolmaya başlayan kafeyi gösterip "Şirketlerin Öğle molası vakti. Hadi başlayalım" herkes bir masaya dağılırken şansıma çıkan masa ile oturup ağlamak istedim. Yüzüme zorla bir gülümseme yerleştirip konuşmaya başladım.

"Merhaba efendim ne alırdınız?" Karşımdaki adam bana tek kaşını kaldırıp ukala bir sırıtışla bakarak konuştu. "Vay vay vay şuna bakın hele. Küçük Wooyoung büyümüş de çalışmaya başlamış" Yüzüne yumuruk atsam kovulur muyum acaba? Sakinliğimi koruyup tekrar sordum. "İstediğiniz birşey var mı efendim?" Adam ukala bir gülüş atıp elini uzattı.
"Wooyoung etrafına baksana bir cidden şu alanda mi çalışıyorsun. Teklifimi kabuk etseydin eğer şuan burdan daha iyi bir yerde olacaktın. Aslında hala geç değil" bu adamın aptalın teki olduğunu söylemiş miydim? Sanırım söylemedim ama şimdi söylüyorum. Bu adam tam bir piç.

Yüzüme büyük bir gülümseme yerleştirip biraz eğilip yüzüne yaklaştım. "Üzgünüm Bay Daesang ama ailemi öldüren bir pezevengin yanında çalışacak kadar düşmedim ki zaten istesem bilesizin gibi bir herifin yanında asla çalışmam" yüzündeki gülümseme yavaş yavaş solarken kendimi düzeltip önlerinde eğilip muhteşem gülümsemem ile başka masaya ilerlemeye başladım. "JUNG WOOYOUNG SENİ ADİ HERİF NE CÜRETLE BENİMLE BÖYLE KONUŞURSUN" kafedeki tüm gözler bana dönerken yüzümdeki gülümsemeyi silmeden ARKAMI döndüm.

"Ama ben size birşey demedimki efendim sadece neden sizin teklifinizi reddetiğimi açıkladım. Ama sanırım bu sizi baya sinirlendirdi. Üzgünüm efendim birdahaki sefere terbiyeli olurum... belki" lanet olası herif sinirden kudururken arkamdaki masaya dönüp "Merhaba efendim ne alırdınız?" Kafedeki herkes şaşkınken adam salak gibi bağırmaya devam ediyordu. "LANET OLASI HERİF PATRONUN NERDE SENİN KOBDURACAĞIM SENİ ADİ PİSLİK" elimdeki defteri ve kalemi bir kenara bırakıp sabırla arkamı döndüm. "Edendim lütfen huzuru bozduğunuz için kafeden DEFOLUP gidermisiniz lütfen. Yoksa gereksiz hareketleriniz sebebiyle polis çağıracağım" karşımdaki adam sinirden gülerken içeri Hongjoong hyung girmişti.

Who Am I?// Woosan Where stories live. Discover now