Üstümden çekilip kendini yanıma bırakırken mırıldandı.

"Hay senin dedene."

Kahkaha atarak vucüdümün yarısını göğsüne yatırdım ve yanağından öptüm.

"Şaka yaptım." elleri belimi bulurken başımı göğsüne yatırdım. Bir süre sadece öylece yatıp kalp seslerini dinledim. Sevdiğin insanın ritimlerini dinlemek ayrı bir keyif veriyordu. Martin belimden tutup beni kaldırdığında ona baktım.

"Ne kadar seninle böyle yatmayı sevsem de ailene ayıp olmasın. Hem senin de börek sözün var."

"Ah evet kalksam iyi olacak."

Yataktan kalktığımda daha ilerleyemeden belimden çekilip Martin'in kafasına çarptım.

"Ah." başımı ovalayıp geri çekildiğim de Martin dizlerinin üstünde duruyordu.

"Hay benim yapacağım romantikliğe..." kendi kendine mırıldanırken alnımdan tutup öpmüştü.

"İyi misin güzelim?"

"İyiyim, kafanı test etmiş olduk." dediğime sırıtıp alnıma aynı anda bir kaç kez öpücük kondurduğunda beni bırakmıştı. Odadan gizlice çıktığımda mutfağa geçerken babamla karşılaştım.

"Babacım günaydın."

Elinde ki su şişesini bana doğru kaldırırken konuştu.

"Gün ayalı çok oldu kızım."

Üstüne falan bakınca dışarıdan yeni geldiğini anlamıştın. Eşofman takımının üstünde montu ve hala beresi duruyordu.

"Haklısın baba, yürüyüşten mi?"

"Evet, yine bilmem kaç kilometre yürümüşüm."

Şişeyi elime tutuşturup içeri girerken arkasından bakakaldım. Bir adam hiç mi formundan ödün vermezdi. Dolu dolu bir askerlik hayatı geçirdiği için daha gün aydınlamadan kalkar ve yürüyüşe çıkardı.

Mutfakta börek yaparken annem geldi, biz geliyoruz diye izin aldığını biliyordum. Bana yardım ederken bir yandan da başka şeyler yapmaya çalışıyordu. Buraya gelen ayak seslerini duyduğumda daha başımı çeviremeden Martin'in sesini duydum.

"Güzel gözlüm."

Annemin burada olduğunu gördüğünde hafif duraksamış ve mutfağa tam girmişti.

"Sizin burada olduğunuzu bilmiyordum, günaydın."

"Günaydın, rahat ol lütfen." annem tüm sevecenliği ile gülümsediğinde bende Martin'e bakıyordum.

"Bir şey mi oldu?"

"Su alacaktım ben."

Annem benim yerime Martin'e su verdiğinde ben hamuru açmaya devam ettim. Bir süre sonra annemin yardımıyla da böreği fırına verdiğimizde yanına ek olarak kahvaltı hazırlamaya devam ettik.

İçeride ki büyük masaya hazırladıklarımızı dizerken içeri ardı sıra gelen Leyla, Mario ve Danilo girdi hepsine gülümseyip 'Günaydın' dediğimde karşılığını almıştım.

"Rahat uyudun mu canım?" Leyla benimle mutfağa gelirken sorduğumda gülümsedi.

"Çok rahattım, birde havasından mı nedendir, çok da uyumuşum."

"Temiz hava iyi gelmiştir." dediğim sırada eline tabak verdim. Buraya kadar geldiyse yardım da etmeliydi.
Zaten hiç bir itiraz da bulunmadan tabakları aldığında bende arkasından çay bardaklarını hazırladığım tepsi ile gittim.

GÖKKUŞAĞIWhere stories live. Discover now