-18'e Ek Bölüm-

5.4K 587 39
                                    

-18' e Ek Bölüm-

Evin içinde garip bir durum hakimdi. Sultan Polat'ın geri dönüşü ev ahalinde farklı etkiler oluşturmuştu. İkizler sanki annelerinin geri döneceği biliyorlarmış gibi şaşırmamışlardı. Buket'in yüzünden gülücükler eksik olmuyordu. Otogardan annelerini Hamza abileri almıştı. Alim'in yüzünde ise yaşadığı şokun kalıntıları yüz hatlarına yansımıştı. Bu evde misafir olmaya başladığım andan itibaren annelerini hep merak etmiştim ama geri dönebilme ihtimali pek aklıma gelmemişti.

Annesiyle de tanışmıştım. Güler yüzlü bir kadındı. Yüzünün yuvarlaklığı ikizleri anımsatıyordu. Yanaklarının hafif toplu hali mahallelerde olan ton ton teyzelere, benzetmeme neden olmuştu. Benden haberi vardı. Evlerinde kalmaya başladığımı kızları söylemişti. Kendisine de evlerini bana açtıkları için teşekkür etmiştim. Kızları gibi karşılaşmış, samimi tavırlar sergilemişti. Oğlu Hamza dışında kimseden olumsuz tavır almamıştım. Hatta bir ara benimle özel konuşmak istediğini de söylemişti. Ne hakkında olduğunu bilmiyordum ama gerilmeme neden olmuştu. Çocuklarını anneleriyle hasret gidermeleri için baş başa bırakıp, yukarıya çıkmış ve salonun penceresinden aşağıya bakıyordum.

Zar zor alıştığım bu eve anneleri tarafından olumlu karşılanmış olsam da buraya ait olmadığıma dair o his yine üstüme çöreklenmişti. Buraya ait değildim. Düşüncelerimin en gerilerine atsam da gerçek buydu. Akrabalarımı bile tanımıyorken bu insanların yanına ait olduğumu nasıl hissederdim? Benimki zorlama bir histi. Benim gibi çekingen ruh haline sahip olan biri daha vardı. Alimdi. Annesi, diğer çocuklarıyla içeride otururken o arka bahçedeydi. Arabayı park ettikten sonra içeriye geleceğini söylemişti ama gelmemişti. Orada öylece duruyordu. Geçenlerde Ceyda ile konuştuğum yerdeydi. Düşünceli bir hali vardı. Ruhunun kavgasıyla baş başaydı. İçinden çıkamadığı şey her ne ise yanında olmak istiyordum. Belki benimle konuşmazdı ama yanında dursam, yeterdi. Çünkü o öyle yapmıştı. Abisinin olumsuz duruşuna rağmen yanımda durmuştu ya da kimseyi kendime inandıramadığım zaman dilimlerinde bana inanmayı seçmişti. Onu izlediğimi görmemişti ama yanına gitmek istiyordum. Bu his öyle kuvvetliydi ki, kendimi zapt etmem çok zordu. Zapt edemedim de. Yaklaşık beş dakikanın sonucunda ayaklarım beni aşağıya, kapıya yöneltti. Sessiz olmaya özen gösteriyordum. Kimsenin dışarıya çıktığımı bilmesine gerek yoktu. Salondan neşeli sesler, geliyordu. Bu seslerin için de Alim de olması gerekiyordu. Salon girişinin, önünden hızla geçerek içeriden görünmediğimi düşünmeye çalıştım. Sonuçta biri görse sesleneceğini düşünüyordum. Montumu üstüme geçirdim, sessizce evden sıvıştım. Yukarıya çıkar çıkmaz, Buket'in elbisesini değiştirmiş, kıyafetlerimi giymiştim. Arka bahçeye geçene kadar arkamı kollamayı hiç bırakmamıştım. Dönemece geldiğimde ise durakladım. Oradaydı. Bahçeyi çevreleyen duvara yaslanmış, bakışları yerdeydi.

Kalbimin sıkıştığını hissettim. Sanki bir el onu gördüğüm an kalbimi sıkıyordu. Daha önce hissetmediğim bir duyguydu. Kalbim Alim'i gördüğünde istemsizce tepki veriyordu, engelleyemiyordum.

Öne doğru adımladım. Attığım adımlarla ayakkabımın altındaki yaprakların ezilme sesi duyuldu ve bakışlarını kaldırması kaçınılmaz oldu. Bakışlarımız çarpıştı, yutkundum. Yanına gelmemi beklemiyordu, belliydi ama bir şey de demedi. Yanına varana kadar da ikimizde konuşmadık.

"Burada ne yapıyorsun?" diye sordum, tam önünde dururken. Rüzgar arkamdan esti, saçımın ucunu omzumdan önüme düşürdü. "İçeriye gelmeyecek misin?"

Baktı. Cevap vermedi.

"Anneni özlemedin mi?" diye sordum bu sefer de.

Bakışlarını kaçırdı. "İçeriye geç," dedi başıyla yolu işaret ederken. "Üşüteceksin."

GERİDE KALANLAR (Tamamlandı)Där berättelser lever. Upptäck nu