3: Dördüncü düşüşte affetmedi tabi.

En başından başla
                                    

"Onu sorun etme ve sadece iyileşmeye bak."

"Öyle yapıyorum, sorun yok" dediğim sırada Jimin kendisine bir sandalye çekerek oturmuştu. "Sana ne oldu?" Demiştim birden kaşlarımı çatarak. "Bir garipsin. Sabah da gelmedin yanıma? Bir sorun mu var?"

"Mesajları okumadın mı?" Demişti Yuqi söze atlayarak. Ben başımı olumsuz anlamda sallarken Jimin ona susmasını söylese de umursamayarak devam etmişti. "Gece Hoseokla tartıştılar bayağı."

Bakışlarım grubumuzun son üyesi olan Hoseok hyunga çevrildiğinde harbiden de bir terslik olduğunu anlamıştım çünkü normalde güneş gibi parıldayan adam şimdi somurtuyordu.

"Hyung? Ne oldu? Konu ne?"

"Bir şey değil ya. Boşver sen" diye mırıldandığında Jimin sinirleri bozulmuş bir şekilde gülerken Yugyeom ve Yuqinin tutuşundan kurtularak ikisinin ortasına geçmiş, ikisinin de koluna girerek kendime çekmiştim.

"Küslük olmasından nefret ediyorum. Hadi şimdi ikiniz de sırayla rahatsız olduğunuz şeyi dile getirin-"

"Ablamla yatman beni çok kırdı Hoseok"

"Hassiktir, ne? Bir dakika- hyung? Doğru mu bu?"

"Duyan da zorla yaptım zannedecek-"

"Senin zorunu sikerim bak. Laflarına dikkat et"

"Ah! Bileğim, durun. Bir saniye. Sakinleşin" Sesimi yükseltmem ve biraz rol yapmam gerekmişti ama sorun değildi. "Jimin, bebeğim bu konudaki düşüncelerini biliyorum ama Hoseok hyung ve ablanın verdiği karara karışmamalısın" Objektif olmalıydım. "Ama Hoseok hyung, sen de Jiminin bu konuda ne kadar hassas olduğunu biliyorsun."

"Ya afedersiniz ama kızı sikip atmışım gibi konuşup duruyorsunuz. Konuşmaya devam ediyoruz, zaten flörtleşiyorduk öncesinde de"

"Yok bir de sikip atsaydın?"

Jimin gözlerini büyüterek konuştuğunda Hoseok hyung gözlerini devirerek derin bir nefes vermişti.

"Jimin, sakin olur musun lütfen?" Diyerek kollarımı ona sardığımda tutuşumdan kaçmaya çalışsa da izin vermemiştim. "Tamam, empati yapınca gerçekten çok garip bir durum ama birbirlerinden hoşlanıyorlarsa bir şey yapamayız ki? Sen benim abimden hoşlansaydın ben sana hiçbir şey demezdim çünkü ne olursa olsun aranızdaki ilişki benim seninle olan ilişkimi etkileyemez"

"Götü boklu abini ne karıştırıyorsun? Hiç sevmiyorum onu"

"Çocukluk aşkın olmasıyla bir ilgisi var mı bu nefretinin?" Diyerek güldüğümde beni itmişti hemen. "Ya da abimin şu an kızıyla birlikte Amerika'da yaşıyor olmasını mı kıskanıyorsun?"

"Dalga geçme şerefsiz. Ayrıca konu ben değilim."

Surat asarak kollarını birbirine bağlayıp gözlerini bizden uzağa çevirdiğinde derin bir nefes alıp vermiştim. Şu an onunla ne konuşursak konuşalım Hoseok ve ablasının olayını kabul etmeyeceğini biliyordum. Bu yüzden daha fazla zorlamak istememiştim.

"Pekala. Konuyu şimdilik kapatıp hep birlikte yemek yemeye gidelim mi?"

"Olur!"

Yuqi ve Yugyeom aynı anda beni onayladıklarında Hoseok hyung olumsuz mırıltılar çıkartmıştı.

"Benim iki saatlik bir özel dersim var. Siz gidin" diyerek bakışlarını kolundaki saate çevirmişti. "Hatta ben şimdi gitsem iyi olur. Gel, öpeyim seni"

Kollarını bedenime sıkıca sararak yanaklarıma öpücükler bıraktığında ona karşılık vermiş, ayrılmadan önce de kulağına canını sıkmamasını, Jiminin anlık olarak sinirli olduğu için bu kadar abartılı tepki verdiğini fısıldamıştım. Gülümsemekle yetinerek benden ayrıldığında diğerleriyle de, Jimin hariç, vedalaşmıştı. O yanımızdan ayrılırken Yuqi onun yerini alarak koluma girmişti.

Equestrian: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin