Esmer Çam Kozalağı
Bir uzun yalnızlık düşmüş yüreğime
Aynı kentin uzak mezrasına düşen sabah çiği gibi
Sensiz yatırdığım uykuda demlenmiş gözlerimin çapakları
Eriyen iki şeker tanesinde karışmış çayıma dem tadında sevdan
Özlemek koyup getirmişim meğer ceplerimde, bu köyün yeşilinden daha yeşil
Dağların arasından süzülüp gelen nazlı bir suyun şırıltısında
Heyecanla sabah sürüsüne katılan oğlakların bağırışlarında
Yavaş yavaş yürüyen ağırlaşmış çoban omuzlarında biriktirmişim seni
Mağrur bir sevda savaşının heybetli son tanığıymışcasına
Dilden dile anlatılıversin diye bu dağların sis tutan tepelerine dikivermişim hasretini
Kışları, karın beyazının içinde kardelen
Yazları, yanık güneşin esmerliğinde bir çam kozalağı olsun diye…