Kıskanç Periler Hepinizi Yer

283 24 43
                                    

Zamanın birinde, belki sizin yanınızda belki bir dinozordu, Lee Donghyuck yaşarmış. Çok güzel birisiymiş ve Mark Lee de hep onu izleyen başka bir yaşayanmış. Onu kollarmış, gözetip en ufak şeyden korurmuş. Mark'ın Donghyuck'u koruyamadığı tek bir konu varmış o da Donghyuck'un üzerindeki lanetmiş.

Mark kendi kulübesinde, Donghyuck büyük evinde yaşarmış. Mutlularmış, her gün farklı düşlerle uyanırlarmış ve en önemlisi uyurken gördükleri rüyalarmış. Mark rüyasında bir peri görmüş, aynı Donghyuck'a benziyormuş. Donghyuck ise rüyasında kıyameti görmüş, Kıyamet Korosu'nda Mark yer alıyormuş ve kendisi de onu ağlayarak izliyormuş.

Bir gün bu rüyalar tekrarlanıp güzeller güzeli düşlerine daldıktan sonra camlarından biri kulübesinin, diğeri evinin içerisine hücum eden güneş ışığını öpmüş ikisi de. Ardından kapılarını açıp nehrin karşısına geçmiş ikisi de. Çünkü nehir bu hayatlarının ince lakin güçlü ve uzun çizgisiymiş. Bu nehri aşarlarsa, bu nehirin lafını dinlemeyip birbirlerine kavuşurlarsa kıyamet koparmış. Donghyuck'un kaderinde bu yazılıymış en azından, onun bu nehri geçmesi yasakmış. Mark da bahtsızın tekidir doğuşundan beridir, alışıkmış böylesine talihsizliklere de sevdasına ulaşamamak onu yaralamazmış.

"Mark," demiş Donghyuck, "yeniden kıyameti gördüm.". Mark da kaşlarını kaldırmış, "Öyle mi? Ben de periyi gördüm.". Donghyuck nazlı nazlı sallanarak nehire bakmış. Mark da ona, gülümsemeden edememiş. Çok mutlu edermiş ona bakmak, o gün yüzünü yıkamasa bile gözleri Donghyuck'un ayaklarını dahi görse açılırmış zihni. Tabii yine de her sabah yüzünü sabunla yıkamadan duramazmış zira temiz birisiymiş. "Bugün ne yapacaksın?" diye sormuş Donghyuck çekingen sesiyle. "Ormana gideceğim, orada görmem gereken birisi var. Tanımazsın sen galiba.". Donghyuck'un Mark'a olan güveni tammış bu yüzden hiç sormamış bile kim olduğunu, belki tanırım diye hiç düşünmemiş. "Ben de babam balıklarını tutmayı bitirince kovadan altı tanesini göle geri atacağım.".

"Dün de altı taneydi. Neden çoğaltmıyorsun? Her geçen gün çoğaltacağını söylemiştin.".

"Babam anlamaya başladı... Çaktırmadan görmeye çalışıyorum işimi. Biliyorsun elimde olsa tüm kovadakileri göle atar, kovayı volkanlardan birisinin içine bırakır, babamı da eve kitlerdim. Ama bende ne arar o cesaret! Daha bir günde altıdan fazla balığı kurtarmış değilim. Balıklar gölde olmayı hak ediyor, keşke babam da bunu bilse.".

Mark kafasını sallamış. Başka işinin olup olmadığını sormuş. "Ha şey var bir de, camımdan dışarısını seyredeceğim. Çok zor da olsa ağaçlar arasından köy görünüyor.".

"Selam söyle onlara!" diyerek koşmaya başlamış Mark ormana doğru. Bu sırada el sallamayı unutmamış, Donghyuck da ona el sallamış ve dikkatli gidip gelmesini söylemiş.

Hadi Mark ormana giderken onların daha nehiri geçemezken Mark'ın nasıl Donghyuck'u koruduğunu anlatayım. Mark her gün ayrı bahaneyle (ya da bahanesiz, direkt Donghyuck'a söylemeden) ormandaki Peri'yle konuşup bir periye dönüşürmüş. Donghyuck fark etmeden onu hep birileri böylelikle korumuş. Aslına bakarsanız Mark Donghyuck'un kendisinin perilerle alakalı mevzularının olduğunu belli etmek için hep rüyasında peri gördüğünü söylermiş. Ama Donghyuck anlamazmış. Mark da her sabah ilk önce Donghyuck ile görüşüp sonra Peri'den rica etmeye gidermiş.

Yine Peri'nin yanına varmış. Nefes nefeseymiş, Peri ona bir bardak şifalı su vermiş. Bu su insanı kuvvetlendirip enerjik tutuyormuş ve saatler boyunca bir şey yemese bile midesi kazınmazmış.

Peri de Mark'a sevdalıymış aslında, Mark her periye dönüşmek istediğinde zaten bir öpücük alırmış. Peri, Donghyuck'u tanırmış ve Mark'ın da onu deli gibi sevdiğini bilirmiş, bu yüzden çok kıskanç bir periymiş. Mark, Peri'nin yanaklarını öptükten sonra isteğini sunmuş Peri'nin huzuruna. "Beni de kendiniz gibi bir periye dönüştürebilir misiniz?".

kıyamet korosu | markhyuck oneshotTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang