"Seninle olan herşeye razıyım, hem ben de dört tane falan çocuğum olsun isterim."

"Ciddi misin?"

Başımı aşağı yukarı salladığım da alnımdan öpmüştü. Çok uzun duramadan çan sesi duyuldu, Martin'e sırtımı döndüğümde kapıya bakmıştım. Bora ve Aslı girmişti.

"Abla buranın hali ne?"

"Hırsızlık olayı yaşanmış, ama çok büyük bir maddi kaybımız yok."

İkiside üzgünce etrafa bakarken abim gelmişti. Etrafı inceledikten sonra gözleri beni bulduğunda büyük adımlarla yanıma geldi.

"Mavi'm iyi misin sen?"

"İyiyim abim iyiyim, gördüğün gibi."

"Ah be güzelim."

Gözleri etrafı incelerken yere düşürülen gökkuşağı amblemini eğilip aldı, eliyle okşayıp bana uzattı.

"Şerefsizler, kim yaptıysa bunun cezasını çekmeli."

Elindeki amblemi alıp yutkundum umarım bunu yapan cezasını çekerdi, hafifçe gülümseyip etrafı süzdüm. Dışım gülümsese bile içim kan ağlıyordu. Evet gerçekten büyük bir maddi kayıp yoktu ama burası benim dünyamdı ve dünyama gelen darbe nefesimi keserdi. Şuan da olduğu gibi, kimseye belli etmemem gibi.

Derin bir nefes alıp elimi çırptım.

"Duracak mıyız böyle, bir işin ucundan tutmalıyız."

"Mavi sen uğraşma, bir şirket falan ayarlayalım."

"Ne var sanki burada, yaparız."

Uğur arka bahçeden yanımıza gelmişti, ben yere düşmüş kurabiyeler için çöp poşetini tezgahın altından alıp toplamaya devam ettim. Diğerleri dik dik bana bakarken ilk yanıma atılan Aslı oldu. Parçalara ayrılmış kavanoz camlarını dikkatle poşete atarken abimin derince bir nefes çekip montunu çıkarışını izledim.

"Patron çıldırdı." diye gülerek mırıldandı Aslı.

"Aman duymasın." dudaklarımı birbirine bastırıp onu da susturdum.
Erkekler kırılmış masa parçalarını dışarı çıkarırken bende Aslı ile yerdeki küçük parçaları alıyordum. Abim içeri hızla girdiğinde bana döndü.

"Benim anlamadığım bu hırsız yada hırsızlar neden etrafı kırıp dökmüş."

Hafifçe ayağa kalkıp yutkundum içeri giren Martin'de abimi duyduğunda benim yanıma gelmişti.

"Abi demek ki kasayı açamayınca etrafa girişti."

"Allah Allah öyle mi olmuş?" iki elini beline yaslayarak bana bakarken Martin'e yanaştım. Martin kolumdan tuttuğunda abimde bunu farketmiş şekilde Aslı'ya baktı. Aslı anlamış gibi montunu alıp dışarı çıktığında o an sözleşmiş gibi herşey hızlı gerçekleşmişti.

" Abi ben ne bileyim yani sonuçta oturup hırsızla konuşmadım."

"Gökkuşağı!" diye üstelediğinde Martin boğazını temizlemişti.

"Abi kız zaten üzgün, sonra mı konuşsak?"

"Kardeşimi senden daha çok düşünürüm Ata Martin."

"Düşündüğünü bende biliyorum ama şuan bu durumdayken üstüne gitmek ne kadar doğru... Polisler araştırma yapıyor zaten."

Abim derin bir nefes alıp yerde kırılan bir parçayı alıp bana baktı.

"İyi öyle olsun."

Elinde ki parça ile de sinirle çıkınca alt dudağımı dişledim. Martin omuzumdan tutup göğsüne yaslarken başımdan öpmüştü.

GÖKKUŞAĞIOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz