Akrep yelkovanı günlerce kovalamış, gün geceye karışmıştı. Pencerenin önünden üç gündür kalkmayan Zhan dışarının hızına yetişememiş, kırılan kalbi ve boş bakan gözleriyle güneşin ayı,ayın güneşi kovalamasını izliyordu.

Yibo'nun durumu her ne kadar iç açıcı olmasada her zaman elinden gelenin fazlasını yapmıştı Xiao Zhan. Durumu gittikçe birbirine girmiş,elde ettiği ipuçları onu çıkmaz sokağa yönlendirmişti. Önünde duran duvar her ne kadar aşılması zor olsada pes etmemek için herşeyden vazgeçebilirdi. Gerekirse kendinden vazgeçerdi ama Wang Yibo'dan asla vazgeçmezdi.

Zar zor kalktığı koltuktan sendeleyerek adımını atmış, bir kaç gündür doğru düzgün yemek bile yemediği için vücut direnci kalmamıştı. Yaşadıklarına yeni yeni tepki veren vücudu kaldırmaya çalıştığı yük karşısında zorlansada kalbi herşeyin üstesinden gelirdi.

***

''Li Feng Zhan'ın çevresindeki insanlara dikkat et.''

Yibo Li'yi görüşme için çağırmış,içeride edindiği bilgileri bir şekilde ona iletmeli ve dikkatli olması için her ikisinide uyarmalıydı.

''Zhan en çok balık çorbasını sever Feng. Onun için Tongzhou'daki restauranttan alabilir misin?''

Yıllarca aynı ortamda çalışan iki adam kelimelerin anlamlarını kendine göre değiştirmiş, kendince anlayacakları bir yol bulmuşlardı.

''Evet Bay Yibo her zaman aldığımız yer değil mi? Sizin yanınızdan çıkar çıkmaz gidip oradan alırım.''

Yibo gözlerinin içinin ışıldamasıyla camın ardındaki yüze bakarken engel olamadığı gülümsemesini yüzüne yerleştirmişti.

İçeride birbiri ardına kovayalan aynı günler etrafta boş boş gezip,kulak kabarttığı cümleleri beynine kazımasına yarıyordu.

''Ahh Feng söylemeyi unuttum Zhan benim işlerimle ilgilenirken dosyaları daha dikkatli incelesin. Özellikle geçen ay gelen dosyayı. Bir eksik olmasını istemiyorum.''

Feng başıyla onaylamış, ardından dolan süreleriyle gitmek zorunda kalmıştı. Yibo içine çektiği derin nefesini bırakmak istemesede sesli bir şekilde bırakmış, odanın içinde yankılanmasana neden olmuştu.

''En kısa zamanda yanındayım sevgilim.''

Li Feng cezaevinden çıkar çıkmaz Tongzhou'ya gitmiş, Yibo'nun bahsettiği restauranta giderek sipariş vermişti. Hazırlanmasını beklerken etrafa göz atıyor,oturduğu yerden telefonuyla oynuyordu. Dışarıdan naif bir aile restaurantı olarak görünsede içerisi tamamen farklı, kırmızı rengin yoğunlukta olduğu, küçük pencerelerin olduğu kahvestli bir yerdi.Çalışanın siparişin hazır olduğunu söylemesiyle masadan kalkmış, poşeti alarak hemen oradan uzaklaşmıştı.

Zaman kaybetmeden ofise dönmüş, hazırlanan paketin içindeki notu alarak hemen Xiao Zhan'a iletmek için odaya doğru ilerlemişti.

Masanın ardında boş boş önündeki kağıtlara bakan adama seslensede sesini duyuramamış, önüne doğru gelerek masaya bir iki sefer hafifçe  vurduktan sonra anca kendine gelmesini sağlamıştı.

''Bay Xiao bu kağıdı dikkatlice okuyun lütfen.''

Zhan önünde kendisine uzatılan eli dikkatli bir şekilde inceliyor,parmakları arasında sıkışmış, bir kaç kez katlanmış küçük kağıda bakıyordu.

''Bu ne Bay Li?''

Li Feng üstü kapalı nasıl açıklayacağını düşünürken, elinden kağıdın hızlı bir şekilde çekilmesiyle girdiği düşüncelerden hemen sıyrılmış, Xiao Zhan'ın gözlerinin içine odaklamıştı gözlerini.

''Ufak bir araştırma yaptım. Biraz zor oldu ama baya bir bilgi edindim. Ve mutlaka görmeniz gerekenler var.''

Ardından hafifçe eğilerek selam vermiş, başka birşey söylemeden odadan çıkıp gitmişti. Arkasında bıraktığı meraklı gözler giden bedenin yavaş yavaş uzaklaşmasını izlerken irisleri bir ona birde elindeki kağıda bakıyordu.

Özenle katlanmış kağıdı açarken, dağılan mürekkebin bıraktığı izler kağıt parçasının her bir kenarına dağılmış, beyaz kağıdı kendi rengine boyamıştı. Arka arkasına karışık kelimeler özensizce yazılmış,tam bir cümleyi bile oluşturmayan harfler gözleri yoruyordu.

İçinden seçtiği kelimeleri düzgünce başka bir kağıda geçirirken kendi muhbirinden öğrendikleride yazıyordu.

''Çimento fabrikası.''

İlk dikkatini çeken bu olmuş ardından gözüne takılan kelimeyi yine daha önce öğrenmişti.

''İkinci ihaleden beş ay önce.''

Kendi bildikleri tekrar gözünün önünde belirince gittiği yoldan tamamen emin olmuş,kalbinin deli gibi atması sona yaklaştığının  müjdesini verir gibiydi. Tekrar tekrar baktığı kağıtta anlam veremediği birşeyler olsada beklediği ismi görmüştü kelimelerin en altında.

''Wang Haoxuan.''

Artık ne yapması gerektiğinin farkında olup, ilerlediği yolun önünde karşısına çıkan duvarlar tek tek yıkılmıştı. Yüreği her ne kadar acısada onun yokluğu yaşamında kendini yerle bir etsede ona kavuşmanın hayali ayakta tutmuştu onu.

Bitmek bilmeyen aylar, birbirini kovalayan saatler, uslanmadan her gece gökyüzüne döşenen yıldızlar sabah olup kaybolduğunda onlarla beraber kaybolmuş hissetmişti sürekli. Ama kalbinin derinliklerinde ona olan aşkı ilk günkü gibi taptaze bir şekilde dururken gücünü yeniden kazanıyor, kaybolmuş olan ruhu Wang Yibo sayesinde tekrardan yönünü buluyordu.

Kalan son bir kelimeyi okuduğunda beyninden vurulmuşa dönmüş, bunun olabilme ihtimalini bile kendi kendine yüksek sesle inkar etmişti.

''Hayır bu imkansız!''

Sinirden yumruk yaptığı ellerini masanın üstüne birkaç kere vurmuş,canının acısını umursamamıştı bile. Gözlerinin içi  sinirden kızarmaya başlamış, hissettiği öfke tüm vücudunu sarmalamıştı. Hayatı boyunca aklına bile gelmeyecek isim şuanda tam karşısında duruyordu.

''Wang Zhuocheng''

ARE YOU KILLER [YIZHAN]✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin