Pes etmek istemiyordu Tony. Clint bir şeyler biliyor olabilirdi. Suyuna giderse başarabileceğini düşündü.

"Çocuklar nasıl?"

"Büyüyorlar. Onların yanında olamadığım zamanı telafi ediyorum. Benden bıkacak kadar beraberiz."

"İçerideler mi?"

"Evet, içerideler. Yemek yiyorlar. Bölmezsen sevinirim. Tony Stark'ı evlerinde gördüklerinde hiçbiri yemeğine odaklanamaz."

"Daha önce gelmiştim."

"Yemek yememişlerdi o zaman." Biraz daha içti kahvesinden. Kısa bir sessizlik oluştu ki Clint yüzünü yeniden Tony'e doğru çevirdi. "Steve'i neden arıyorsun? Hapsetmek için, teslim etmek için?"

"Sadece... arıyorum. Teslim etmek için değil."

"Sana bir şeyler göndereceğini söylemişti."

"Bir mektup ve bir telefon."

Gözlerini kıstı Clint. "Telefonla arasan?"

"Yüz yüze görüşmeliyiz."

"Telefonla yüz yüze bir görüşme ayarla?"

"Hayır..."

"Sen teslim etmek için arıyorsun onu. Bizi hapsettiğin gibi ama Steve'in ev hapsi alabileceği bir evi yok."

"Fasilite var."

"Ev hapsi almışken her gün o logoya bakarak mı günlerini geçirsin?"

'Ben öyle yapıyorum' diyemedi Tony. Demek istese de yapamadı. Bir şeyler ona engel oldu. Kendiyle çatıştığı için aralarındaki diyalog aniden kesilmiş oldu, bir sessizlik yaşandı. Rüzgarın ağaçların arasından gelişi ve çimenleri kıpırdatışı duyuldu sadece. Rüzgarın sesine Clint'in yutkunmaları da eklendi. İkinci bardağı doldurmaya geçti Clint.

"Sen neden yemiyorsun?" diye sordu Tony.

"Ben daha önce yedim. Çocuklardan önce kalkıp sabah antrenmanı yapıyorum. O yüzden yemeği de çoğu zaman erkenden yiyorum."

"İyiymiş," dedi Tony.

Bir sessizlik daha olacaktı ki Clint, "Tony, gerçekten, bende herhangi bir şey yok. Ne bekliyorsun bilmiyorum. Bence sen de onu aramamalısın."

Tony, Clint'in evine baktı. Kendisine böyle bir ev alma fikri oluşmaya başladı kafasında. Orman içinde herkesten uzak bir kulübede kafa dinleyebilirdi. Tıpkı Clint'te olduğu gibi Tony de tükenmişti. Steve; Clint ve Tony'nin aksine tükenmemişti. Adam hala dünyayı daha iyi bir noktaya getirmek için uğraşıyordu.

Tony de onu bulmak için uğraşıyordu. Onu bulursa, yaşadığı dünya değil ama kendi içindeki dünyanın daha iyi bir noktaya geleceğine inanıyordu. Bu inancı doğrultusunda orada bekliyor ve Clint'in karşısında dikiliyordu. Clint ona bakmayıp kahvesini içiyordu.

"İşlerin nasıl?" diye sordu Clint.

"Bilmiyorum, Pepper benden daha çok ilgileniyor artık."

"Ne yapıyorsun peki?"

Alkolün pençesinden kaçmaya çalışırken Steve'i arıyorum diyemedi. "Bilmiyorum. Sanırım senin yaptığını. Tabi o antrenman işleri olmadan. Ve ok atma olayı olmadan."

"Benim planım buydu, her halükârda ben bu eve geri dönecektim ve bir daha dışarı çıkmamak üzere hayatımı burada geçirecektim. O yüzden bu kelepçe benim için sorun değil. Ancak diğerleri... diğerlerini düşünmekten hiçbir günüm geçmiyor."

"Lang denen adam da ev hapsinde ama diğerleri... Wanda ve Vision..."

"Hayır Tony, onların da nerede olduğunu bilmiyorum. Wanda, buradan çok uzakta bir yerde Vision ile buluşacağını söyledi bana. Başka bir şey bilmiyorum. Lang için de üzülüyorum, muhtemelen onun böyle bir evi yok. Ev hapsini yaşarken zorlanıyor olmalı."

Güneş || Stark [Stony]Where stories live. Discover now