Tekrar bir bakış attım Kaylee'ye. Üzerindeki yırtmaçlı elbisenin üst kısmı dardı, bundan dolayı hatlarını belli etmiş ve sımsıkı sarmıştı. Göğüslerinin üzerinde sonlanmış, straplez bitmişti. Alt kısmı ise boldu, elbise ayak bileklerine kadar uzanmış olsa da yırtmaç sayesinde uzun bacakları ortaya çıkıyordu. Yüzünde ise elbisesinin aksine sade bir makyaj vardı. Zaten hayran olduğum bir güzelliğe sahipti, üstündeki ise güzelliğine güzellik katmıştı.

Yapacak bir şey olmadığı için yanımdan hızlıca geçen garsonu durdurmuş, bir kokteyl almıştım tepsisinden. Bu esnada ise Kaylee ve Ellie birbirleriyle konuşuyorlardı. Kaylee benden çok onunla daha yakındı, elbette benimle de konuşur gezerdi ama bir şeyler hep farklı olurdu işte.

İçkimi almış hemen birkaç adım uzaklıkta olan kızlara doğru yürüdüm. Biri sarışın diğeri ise kızıldı. İkisi de okuduğum lisede, benimle aynı sınıfta olan kızlardı. Konuşmuşluğum pek yoktu ama karakterlerini bildiğim için kolayca yaklaşmış, hatta eğlenceli sohbetler bile etmiştik. Bu birkaç saatde tanıdığım veya yakın olduğum kişilerin yanlarına gitmiş ve sohbet etmiştim.

Bir süre sonra öylece kokteyl içip etrafa göz gezdirdiğim sırada Ellie'nin bir ceylan edasıyla çevreden hızla kaybolduğunu fark ettim. Bunun ardından iç çekmem uzun sürmedi. Ona göz kulak olabilecek tek kişi bendim çünkü, sarhoş hali ile baş edilmiyordu. Aynı zamanda Kaylee bile ortalıklarda değildi.

Nereye gideceğimi bilmediğim için ilk mutfak kısmına göz attım. Amarikan tarzı mutfaktı. Müzikten uzaklaşmak için ya bahçeye ya da buraya gelirlerdi. Az da olsa ses azalıyordu çünkü.

Kendine içki dolduran Kaylee'yi gördüm sonra. Hafif dağılmış haldeydi, içkisini bardağa doldurdu. Ardından elleriyle tam kavrayamadığı içkiyi tam masaya koyacaktı ki şişe düştü. Yine de buna aldırmayıp içkisini yudumlamaya devam etti. Kafasını ise ritime eşlik ederek sallıyordu. Umursadığı söylenemezdi. Mutfak kısmında olanlar ise müzikten sesini duyamasalar da refleks olarak dönüp bakmışlardı. Zaten anında temizlik şirketinden olduğunu düşündüğüm bir kız gelip kırık parçaları toplamaya başladı.

Yanına gidip bana döndürdüm, hafif sarhoşluğu yüzünden seslensem bile bana dönmeyecekti sonuçta.

"Kaylee, Ellie'yi gördün mü?"

Önce yudumladığı içkisini yuttu, ardından kaşlarını kaldırarak bana döndü. Birkaç saniye sımsıkı kapattığı gözleri ardından düşüncelere dalmıştı anladığım kadarıyla.

"Bilemiyoruum... Belki de bahçededir." Bazı harfleri uzatarak söylesede kontrolünü hala kaybetmiş değildi. Fikri üzerinde onu onaylayarak, oradan uzaklaştım.

Etrafa bakınsam da kalabalıktan bulamamıştım onu. Herkes müziğin sesi yüzünden bahçeye akın etmiş gibi görünüyordu. Burada onu aramak ise samanlıkta iğne aramak gibi olacaktı kesin. Yine de insanları aşarak, çarpa çarpa sola doğru gittim. Bir süre sonra daracık aralıklardan sıvışarak kısım kısım aradığım bahçede onu buldum somunda.

Karşındaki bir adamla beraber sohbet ediyordu, daha doğrusu adamın içine düşüyordu. Hararetli bir şekilde anlattığı şeyi elleriyle destekliyordu. Ellerini oynatmadığı kısımlarda ise ya adamın omzuna ya da koluna dokunup duruyordu. Kendi anlattıklarına ise kendisi gülüyor gibi duruyordu, çünkü karşısındaki tepki bile vermiyordu.
Elinde ise bir şarap vardı hala.

Yanlarına geldiğim anda Ellie'nin elindeki kadehi alıp, uzun ama küçük olan masaya koydum. Dağıldığı belli oluyordu, mayhoş bakışları bana döndü. Sarhoşluktan kaynaklı olarak elini dengesiz bir şekilde olabildiğince kaldırdı ve işaret parmağını bana doğru uzattı.

"Bu kimdi yaa?" Gülümsedi ardından. Yarı açık yarı kapalı gözleri bendeydi.

"Aaa eveet sen Jesiica'ydın." İsmimi yanlış telaffuz etmiş, üstüne kelimelerini uzatmıştı. Bu akıllanmazdı.

Omzumda bir el hissettim.

"Sen kim oluyorsun?" Elly'nin yanında duran, tanımadığım kişi konuştu sonunda. Elini omzuma koymuş, beni kendine çevirmişti. Beni merak ettiği belliydi.

"Arkadaşımı götürmeye geldim, asıl sen kimsin? Elly'e bu kadar içirmekle neyi amaçlıyordun? Tanrım!" Her seferinde paçasını kurtardığım için bana minnettar olmalıydı. Aksi halde şu adamın elinde kalırdı.

"Oo sakin ol. Yanıma gelen oydu. Durmadan içki içmesi benim suçum değil, tamam mı?"

Ellie bu sırada saf saf etrafa bakınıyor, masaya koyduğum içkiyi eline almış yudumluyordu tekrar. Elinden tekrar alıp masaya bıraktım. Elinden emziği alınmış bebek gibi bağırıp bir şeyler söylemesine rağmen kolunu omzuma atıp, vücudundan tuttum. Bu sırada bana hitaben konuştu.

"Tanışmak isterim. Ben Kriss. Ya sen?"

"Jessica." Uzattığı elini sıktım.

Ellie'yi destekleyici şekilde tutup uzaklaştığım sırada müziğin sesinden duyacakmışım gibi bağırdı. Yine de az da olsa duyup kelimelerini zihnimde oturttuğumda arkama bir bakış attım.

"Umarım tekrar karşılaşırız, Jess."

Cevap vermeyip uzaklaştım. Bu sefer insanlara çarpmayı önemsemeden hızla çıktık partiden. Biraz ileride olan arabaya Elly'nin sarhoş olmasından kaynaklı konuşmaları eşliğinde ulaşıp, arka kapıyı açtım. Önce zorla oturtup sonra ayaklarını attım içeriye. Koltuğa çarpmış olsa da hiçbir şey olmamış gibi zar zor kalkıp oturdu yine. Hareketleri çok içmekten yavaşlamıştı.

Kapısını kapatıp arabanın etrafından dolaşarak sürücü koltuğuna geçtim. Anahtarları o şekilli küçük deliğe sokup çevirdim yavaşça. Ellerim direksiyonda, ayağım ise fren ve debriyajdaydı. El firenini bire alıp, ayağımı debriyaj ve frenden kaldırdım. Gaza hafifçe basarak, evin park alanından çıktım ve Ellie'nin evine doğru yol aldım. Bu sırada babama Ellie de kalacağıma dair bir mesaj atmıştım.

Yola çıkmamız daha birkaç dakika önce olsa da arkada duran Ellie canlandı. Arada sırada uyuyup uyanan Ellie elleri ile ağzını kapattı ilk. Çırpınması aynadan yansımıştı, sesine döndüm. Anladığım kadarıyla elleri ile ağzını tutmasının nedeni istifra etmesi gerektiğindendi.

Arabayı olabildiğince hızla kenara çekip arabadan çıktım. Arka kapıya gelip açtığımda Ellie daha fazla dayanamamış olacak ki açtığım kapıdan yere kustu. Refleksle birkaç adım geriye kaçtım, bana gelmemişti bu yüzden. Arabaya sıçramış olsa da umursamayıp Ellie'yi geri arkaya yatırdım. Uyuması daha iyiydi.

Kapısını kapatıp, sürücü koltuğunun kapısına kadar dolandım. Bindiğim gibi anahtarı çevirerek yola çıktım. Artık iyi bir uykuyu hak ediyordum.

--------

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Kızıl ÇağWhere stories live. Discover now