H.V-5

196 39 2
                                    

MEDYA:BARLAS VE SANEM

 İnsanlar yalan söyleme konusunda o kadar gelişti ki. Artık söyledikleri şeylerin yalan olup olmadığını anlayamıyorsunuz. Böyle bir çevreniz olduğunu düşünsenize aslında çoğumuz bu kesimdeniz. Yalan hayatımızın bir parçası olmuş durumda ne yazık ki bunu farkedemeyecek kadar aciz insanlar var.Annem ve babam gibi.

 Bunca yıl bana mutluymuş gibi görünerek en büyük yalanı söylediler. Ben mi? AH! Bende yalancıyım fazlasıyla yalancı 17 yıl boyunca halimden memnunmuş gibi görünerek çevremdekilere yalan söyledim. O kadar da masum değilim...

 Barlas hayatıma girdiğinden bu yana daha iyiyim yani bana öyle geliyor. Dün gece bana söylediği o şeylerden sonra eve gelince ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. O benim tek kurtuluş yolumdu. O çok sevdiği(miz) Hazan Vakti gibi beni bırakamazdı değil mi bir gün? Kim bilir o Barlas'tı fazlasıyla kendi başına buyruk biriydi.

  Dün olanların ardından biri nasılsın diye sorduğunda iyiyim falan diyemezdim. Çünkü iyi değildim hemde hiç iyi. Ama bu şımarık bir kız gibi davranacağım anlamına gelmiyordu değil mi? Gelirse gelsin Barlas yalnızca kullanacağım biriydi ya da ben öyle düşünerek üzülmemeyi umuyordum. Evet onu bu olaylardan uzaklaşmak için kullanacaktım daha sonra ikimizde bize verilen sürenin sonuna gelip yol ayrımında yollarımızı ayıracaktık. Pekala herşey iyi güzel hoş ama ya ben o yol ayrımında karar değiştirirsem ya Barlas'ın dediği gibi ona bağlanırsam işte o zaman şuan olduğum durumdan daha da beter bir durumda olacaktım çökecektim kimseyi istemeyecektim yalnızca BARLAS olacaktı benim için.

  Kalkıp hazırlandıktan sonra Barlas'ın yanına gitmek için evden çıktım zaten okul başlayacaktı onu şu sıra görebildiğim kadar görmeliydim çünkü onu görmek için okulu asla ekmezdim. Bugün sahil yerine önce kütüphaneye gitmek istedim nedendir bilmiyordum ama şuan oraya bir an önce gitmek istiyordum. Ama nu sefer o çok nefret ettiğim dolmuşla gidecektim. Barlas'la tanıştığım günden beri yapmayacağım şeyler yapıyordum. Emin olun onunla sizde tanışsaydınız sizde asla yapmam dediklerinizi yapardınız. Kim bilir...

  Dolmuşta yer bulunca sırıtarak oturdum çünkü çok kalabalıktı. İnsanlar bunu nasıl çekebiliyor. İğrenç!

 Dolmuştan inince ciğerlerime dolan oksijene binlerce kez teşekkür etme gereği duymuştum çünkü dolmuş fazlasıyla bunaltıcı bir havaya sahipti ter kokusu ve çoğu bilmediğim kokuların birleştiği bir kokuydu bu.

         Kütüphaneye girip her zamanki yerime yöneldim. Tanrım! Eylül  buradaydı. Ona belli etmeden yavaşça arkasından  yaklaşıp gözlerini ellerimle kapattım. Eylül benim olduğumu çabuk anlamıştı ve hemen ayağa kalkıp bana sarıldı. Bu... o kadar güven dolu ve kardeşçe bir sarılmaydı ki . Eylül'le iki arkadaştan öte kardeş gibiydik. Hemen masaya oturdum "Hanımefendi hiç aramadın sormadın neler oldu dökül bakalım?" diye hemen sorusunu yöneltti. "Öncelikle başıma gelmeyen kalmadı o duru hayatım bir anda denizdeki dalgaların oluşturduğu kadar fazla köpükle doldu." diyerek gülümsedim. Evet bu cümle son zamanlarda olanları çok iyi özetliyordu.Hemen herşeyi en küçük ayrıntısına kadar anlattım. Eylül beni dinlerken arada bir mimiklerini kullandığı için çok komik oluyordu bu yüzden kahkaha atarak anlattığım kısımlar bile olmuştu.

 "Senin başına gelenler benim başıma gelse bileklerime jilet atarım be kızım." diyerek sırıttı. Ona inanamaz bakışlarımı gönderdim .Peki bu olanlar ağırdı fakat çok fazla değildi yani hayat hala devam ediyordu.

HAZAN VAKTİ #WATTYS2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin