TUĞRABOZAN

1.5K 192 4
                                    

Hadis 10: Nebi (s.a.v) bir hadisinde;

"Kişinin evinde nafile olarak kıldığı namazlar nurdur. O halde sizler evlerinizi nurlandırınız." demiştir. [Kaynak : İbn Mâce]

^

 "Be hey bahr-ı mavi gözleriyle toprak gözlerimi filizlendiren. Bre hey ahenkli sesi, gülümseyen yüzüyle birleşince kalbime tastamam işlenen. Bir bakış, bir gülüş, bir ses... Sürekli seni görme isteğiyle doldu zihnim, efsunlandım seninle. Bakışının yayı, ok gibi sesin. Sapladın gönül okunu, dedim: "Diğer yarım sensin." İnsanları gözlemleyeceğim yerde düşüncelere dalmış, dakikalardır yürü bre yürürüm. Sadece seni arar gözlerim, diğerlerine karşı köskörüm." diyordu içinden. Diyor, etrafına bakarak dün babasının demirci ocağına gelen kızı arıyordu.

Bir yandan yürümeye devam ederken diğer yandan içten içten yarışma üzeri tutulduğu bu kötü durum canını sıkıyordu ki liman doğrultusunda bir ses duydu. Düşünceleri bıçak gibi kesildi. Sesin geldiği yöne baktı. Süslü giyime sahip bir hatunun elleri pusatlı, üzerleri parçalanmış elbiseli bir grup tarafından itilip kakıldığını gördü. Babası ona bu tür durumlarda eğer kendini tehlikeye atmayacaksa yardım etmesi gerektiğini, lakin kimliğini açığa çıkartıp, kendini ve diğer herkesi tehlikeye atacaksa sabretmesi gerektiğini, bir gün tüm bu zulümlerin hesabının sorulacağını söyleyip duruyordu. Duruyordu ama bu tür durumlarda Mehmet'in kanı kaynıyor, olanları göz ardı etmeyi bir an bile düşünmeyip zekice plânlar hazırlayarak yapılan zulümlerin son bulmasını sağlıyordu.

Şu an karşılaşmış bulunduğu bu gibi durumlarda genellikle civardaki çocukları topluyor onlara bir miktar sikke verip adamların dikkatini başka yöne çekmelerini söylüyordu. Böylelikle hepsini tenhada tek tek alt edebiliyordu. Fakat bu sefer durum biraz daha farklıydı. Hem, her daim etrafta olan çocuklar da şu anda ortalıkta yoktu. Hem de kadına zulmeden adamlardan biri oldukça sarhoştu ve oldukça hadsiz bir tavırla çarşının orta yerinde kadının üstünü yırtmaya çalışıyordu. Üstelik bir yandan da elindeki kılıcı ile ona müdahale etmeye çalışanları savuşturuyor, adamları sayesinde amacına adım adım ulaşmaya yaklaşıyordu.

Hâl böyleyken Mehmet, bir şeyler yapmak adına plâna dahil etmek için etrafına baktı. Yan tarafında tüccarlık yapan babasının eri ve sattığı elbiseleri gördü. Aklında yapacağını anında canlandırdı. Onun ocağında bulunan, satışını yaptığı ürünler içerisinden siyah uzunca bir örtüyü ve yüzünü örtmek için gri kısa bir örtüyü aldı. Etrafına baktı. Herkesin olayı izlediğini görünce aldığı uzunca siyah örtüyü adeta şapkalı bir mont gibi giyip başını örttü. Gri örtü ile de sadece gözleri görünür şekilde yüzünü kapadı. Hançerini belinde gizlediği yerden çıkardı. Adam kadına sinirlenip tam onu kılıçla keseceği sırada Mehmet, hızlıca sağ elindeki hançerini fırlattı. Hançer adamın kılıç tutan elini hafifçe yaraladı. Bu yaralanmayla birlikte adamın kılıcı elinden yere düştü. Adam acıyla bağırırken adamları yüzünü örten Mehmet'e saldırmak üzere koştular. Tek hançeri ile gard aldı Mehmet. Bu esnada Salih Efendi'nin adamları onu hançerleri ve dahi duruşundan tanısalar da Salih Efendi'nin emri olmadığı için olaya müdahil olmadılar.

Biraz sonra Mehmet, tek hamle ile üzerine gelen adamların tümünü bayıltınca ahali de olaya dahil oldu; eli yaralanan adamı bir güzel döverek bayılmasını sağladılar. Adamın bayılmasına müteakip orada bulunan herkes, tanınmaz haldeki Mehmet'e odaklandı. Bazıları onu hançerlerinden tanısa da henüz herkes bu durumu onaylamamıştı.

Öte yandan Mehmet, çevresindeki sesleri duymadı. İstifini bozmadan tanınmaz haldeki kıyafetleri, hızlı adımlarıyla kadının bulunduğu yere, hançerini almak üzere yürüdü. Hançerini yerden alarak beline taktı. Bu esnada kadın ona teşekkür edip bir miktar para vermek istedi. Ama Mehmet, kadına ve verdiği altın sikkelere hiç bakmadan hançerini beline taktığı gibi aynı hızla oradan uzaklaştı. Tenha bir yere geçti. Önce kapüşonlu siyah örtüyü çıkardı. Sonra gri kısa örtüyü çıkartıp hançerinde bulunan kanı bununla temizleyerek beline taktı. Ardından giymiş olduğu kıyafetleriyle hançerleri belinde iyice gizleyip, elindeki örtüleri bir kenara attı. Kimseye fark ettirmeden kıyafetleri aldığı erin yanına gitti. Ona kıyafetleri attığı yeri söyledi. Kıyafetleri kimseye göstermemesini tembihleyip kıyafetlerin parasını ödeyerek babasının demirci ocağına doğru yürümeye başladı. Babasının demirci ocağını nihayet görmeye başladığında birkaç kişinin Salih Efendi ile konuştuğunu gördü. Babasının yanından ayrılmalarını bekledi. Onlar yanlarından ayrılınca babasının yanına gitti. "Bu sefer biraz ileriye gitmiş olabilirim. Haddi aştık, izah şart." diye geçirdi içinden. "Baba." dedi. Sözünün devamını getiremeden Mehmet'e bakarak konuşmaya girdi Salih Efendi.

ÇEPNİ TuğrabozanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin