Gözlerdeki Gökkuşağı

2.6K 25 61
                                    


Burak Demir'in geliş anı ikimiz için de beklenmedik bir andı. İkimiz dediysem, Ben ve Aleksi için yani yanlış anlaşılmasın. 

Oturduğumuz odaya kadar gelmiş, az önce Aleksi'nin oturduğu yere - yâni benim tam yanıma - oturmuş, izlemekte olduğumuz Harry Potter ve Sırlar Odası filmini bizim kaldığımız yerden izlemeye devam ediyordu.

Yüzsüzlüğün bu kadarı ! Pes yani ! diye geçiriyordum içimden ben de.

Bunlar yaşandığı sırada Aleksi ne mi yapıyordu ? Hiiiçç. Sadece kapıyı açtıktan sonra oturduğu tekli koltukta hiç bir yaşam belirtisi göstermeden oturuyor ve muhtemelen şu an yaşadıklarının aşırı gerçekçi bir rüya olup olmadığını sorguluyordu.

Aleksi'nin bu hâlini tabii ki hemen fark etmiştim. Bir şekilde bir şey yapıp Onu girdiği bu transtan çıkarmam gerekiyordu.     

Ama ne yapacağımı bulamıyordum.

Ben böyle Kukumav Kuşu gibi düşünüp, hiç bir şey bulamazken yapmayı düşündüğüm şeyi benim yerime tekrardan çalan kapı zili halletti.

Şoka girmiş olan Aleksi, kapı zilini duyunca yerinden sıçradı ve şoktan çıkarak  kapıyı açmaya gitti.  

Gelenin kim olduğunu anlayabilmek için ben de bakışlarımı Burak'tan uzaklaştırıp, kapıya doğru bakmaya başladım. 

" Kimmiş gelen Aleksi ? "

" Benim Deniz Gözlüm. Ben geldim. " 

" Efe'm ?  Sen mi geldin ? "

" Evet canım. Ben geld- "

Efe, gördüğü manzara karşısında şaşkınlığından cümlesine devam edemedi. E, kolay mı ? Yıllardır görmediği kuzeni pat diye karşısına çıkıyor sonuçta.

" LAN OĞLUM, SENİN NE İŞİN VAR LAN BURADA ? "

Hah, bakın işte bu da bir şeye çok şaşırdığında Efe'nin genel tepkisi. Ama kesinlikle haksız bir tepki değil. 

Burak ve ben aniden duyduğumuz yüksek ses yüzünden tavana doğru kısa bir uçuş gerçekleştirirken, Efe'm söylenmeye durmaksızın devam ediyordu. 

" Abi, şuraya bak ya ! Yıllardır sen ortalıklarda gözükme, tam Aleksi'nin buraya yerleşeceği zaman sanki hiç bir şey olmamış da bakkaldan geliyormuş gibi çat diye geri dön ! Şu rahatlığa bak ya ! Bir de sanki kocaman odada hiç yer yokmuş gibi gelmiş, sevgilimin yanına oturmuş ! Yok, ben dayanamayacağım ! Yok, yok ! Ben kesin katil olacağım ! Allah'ım o kadar laf söylüyorum, hâlâ oturmaya devam ediyor yüzsüz herif ! KALKSANA LAN SEVGİLİMİN YANINDAN OĞLUM ! "

Burak'la ben bu son bağırma sonrası yine tavanla kısa bir buluşma gerçekleştirdik. Yere indiğimizdeyse Burak, bir eliyle benim, bir eliyle de kendi damağını çekerken Efe'ye cevap vermeye başladı. 

" Efe, mal mısın acaba abi ? Hayır yani, meraktan soruyorum da.  NEDEN BAĞIRIYORSUN ŞİMDİ ORTADA HİÇ BİR ŞEY YOKKEN ?! "

" LAN NASIL ORTADA HİÇ BİR ŞEY YOK ? SENİN BUNCA ZAMAN SONRA ORTAYA ÇIKMAN BİLE ŞAŞIRMA SEBEBİ MANYAK ! "

Onlar bağırışırlarken tavanı kaçıncı kez ziyaret ettiğimi söylememe gerek yok sanırım ? Var mı ? Sanırım 3110 kere olmalı. 

Bu ' Deli Kuzenler ' tekrar bağırışmaya - yani konuşmaya - başlamadan önce araya girmem gerekiyordu. 

" Ya, çok pardon, çok afedersiniz ama NEDEN SABAHTAN BERİ DELİ DELİ BAĞIRARAK KONUŞUYORSUNUZ BE ! "

Evet, şaşırmayın. Yanlış okumuyorsunuz. Sonunda beni de delirtmeyi başarabildikleri için ben de az önce bağırarak konuştum.   

Zoraki Birliktelik (Bir Gay Hikâyesi)Where stories live. Discover now