2020

6.9K 99 24
                                    



Bugün... Bugün.. Bugün. Heh. Tamam buldum lan. Bugün 2 Mayıs 2020, Cumartesi. Ve, Başbelamla dördüncü yılımıza girdik. Du ben bi bakayım. Bilgisayara doğru iyice eğildim ve gözlerimi pörtleterek sağ alttaki tarihe baktım. Evet, evet. Doğruydu. 02. 05. 2020 Cumartesi, 04:30.

Ben günün doğru olup olmadığını düşünürken yukarıdan gelen seslerle oturduğum yerde zıpladım. Biraz daha dikkatle dinlediğimde sesleri anlayabilmiştim:

"NERDESİN SEN!! NİYE BU YANIM BOŞ BENİM ?? ÇABUK GEL YANIMA ! UYU ARTIK !!!"

Bu, benim Kıvrığım'ın bağırışıydı. Beni yanında bulamayınca anca böyle bağırırdı. Bağırmayıp yanıma gelse nerde olduğumu görecekti zaten. Ben de aynı şekilde O'na karşılık verdim:

"NE BAĞIRIYON ÖYLE SABAHIN KÖRÜNDE!! ANAN MIYIM BEN SENİN ?? KAÇMAK İSTESEM ÇOKTAN TÜYMÜŞTÜM !!!"

Bunları söylerken birden düşündüm. Kaçmak istememiş miydim hiç bu evden ? İstemiştim. Hem de çok. Başarabilmiş miydim peki ? Tabii ki de hayır.

Birden Can da bağırmaya başladı. Can, Kıvrığım'ın kardeşiydi.

" OZAN ABİİİ !!! OZAN ABİCİİİİMMM BENİM CANIM ARKADAŞIM"

Bu seferde Can'a cevap verdim:

" EFENDİİİİMMMM "

Can'ın cevabı çok kısa ve netti:

" SUUUUUUUUUUU"

" Hey Allah'ım" diye geçirdim içimden. Kardeş oldukları nasıl da belli değil mi ? İşte karşınızda Büyük Öküz'le Küçük Öküz...

Gene de kıyamıyordum lan bu Can'a ben. Aynı şekilde abisi benden su istese son suyu olduğunu bilsem vermezdim. Ama, Can farklıydı işte. Ne zaman bu evden kaçmayı denesem hep beni Can engellemiş, ve hâlâ burada olduğuma göre de başarmıştı. O küçücük hâliye bacaklarıma yapışır, paçalarımı sımsıkı kavrar, " Gitmeeeee !!! Lüüütfeeennn. Ozan Abiciiiiim !!!" diye ağlar, beni durdururdu. Eski günleri hatırlayarak gülümserken ( ki o zaman bu yaşananları daha sonra gülümseyerek hatırlayacağımı söyleyen biri olsaydı O'na okkalı bir S***** Lan !! çekerdim ama olmuştu işte) Can'a suyunu doldurmak için mutfağa doğru ilerledim. O sırada söylenmeyi de ihmal etmiyordum tabii:

" Oh lan iyi valla. Tüm işi bana yaptırın. Erkek miyim kadın mıyım anlamadım zaten a.k. Bi daha da Altın Kızlar'ı izne çıkarırsam ne olayım. Yok yok aga. Bıktım a.k. Yok, "Tişörtüm nerde ? " Yok, " Ben acıktım ne yiyeceğiz ? " B***** ye sen benim. Töbe Töbe. Daha bunlar 7 günde böyle oldularsa yandım ben söndürün beni.

Bu kadar söylendim ama Can'ın suyunu komodine bıraktım. Dedim ya kıyamıyorum diye. Sanki Bulut'un ( yani Kıvrığım'ın ) değil de kendi kardeşim gibi hissediyordum O'nu. Bunlar hep kardeşsizlikten bence. Yalnız da büyümüş sayılmam aslında ama. Aile apartmanında büyüdüm ben. Yani yaşıtım, benden büyük, küçük bir sürü kuzen, yeğen vardı etrafımda ama hiç biri kardeşin yerini tutmuyor ki. Aslında aşağı inip takılmaya devam mı etsem internette ? Ama yok ya. Gözlerimin içi biber sürmüşüm gibi yanıyor zaten. Gidip yanına yatayım da köpürmesin bari. Ya da yatmasam mı ki ?? Bilemedim. Neyse, uyudu zaten. Ses yok. Vay be demek 4 yılı bitirdik ha ? Bağrışmaları yüzünden şaşıramadım bile. Nasıl tanışmıştık biz ? Unuttum mu acaba ? Hah. Hatırladım. 2 Mayıs 2016. Pazartesi.


Zoraki Birliktelik (Bir Gay Hikâyesi)Where stories live. Discover now