10. Bölüm

13.7K 688 53
                                    

"Ollie, lütfen arkadaşlarının ödevlerini toplar mısın? Bu sırada onlara biraz göz atabilir ve bir onuncu sınıf öğrencisinin nasıl ödev yapması gerektiğini öğrenebilirsin."

Sınıftakiler öğretmenin bu lafına gülerken ben sadece sıkıntıyla oflamakla yetindim. Ayağımı sallamadan ve sürekli pencereden dışarıyı kontrol etmeden duramıyordum. Dün takip edilmiştim. İşten eve dönerken arkamda birinin olduğunu hissetmiştim. Dönüp arkama bakmasam da biliyordum işte. Aklıma bunu yapabilecek tek isim geliyordu; Richard. Ama o dün kafeye uğramamıştı. Her ne kadar bununla kendimi avutmaya çalışsam da ne dün uyuyabilmiştim ne de sabahtan beri etrafımı kolaçan etmeden durabilmiştim.

Öğretmenin Ollie diye seslendiği çocuk ödevimi aldığında bende diğerlerini takip ederek sınıftan çıktım. Koridorda yavaşça yürürken esneyip duruyordum. Huzursuzdum. Üstelik bu olayın dışında Harry'le karşılaşmaktan kaçınmaya çabalıyordum ve bundan oldukça bunalmıştım.

Dün söylediklerini yok sayıp Carly ve Jaymi'nin yanına gitmek ardından işe geçmek kolay olmamıştı. Carly bir şey çakmamıştı ama Jaymi ve Levi bir şeylerin yanlış olduğunun farkındaydı. Neyse ki Jaymi beni zorlamamıştı ama Levi için aynı şey geçerli değildi. Konunun Harry ile ilgili olduğunu hemen anlasa da ona Harry'nin bana söylediği hiçbir şeyi söylememiştim. Bu utanç vericiydi. Bir insanın gözünde bu kadar alçak bir seviyede olmak...

Birine çarpmamla hala dalgın dalgın yürüdüğümü fark ettim. "Özür dilerim," dedim başım yerdeyken. Mahcup bir şekilde gülümseyerek kime çarptığıma baktığımda Harry'le göz göze geldim ve geriye bir adım attığım gibi bir başkasına çarpmam bir oldu. Ondan da özür diledikten sonra Harry'ye bakmadan oradan uzaklaştım. Tuvaletlerin olduğu boş koridora varana kadar hızımı kesmedim ve oraya vardığımda sırtımı duvara yaslayıp derin bir nefes aldım. Aklıma gelen sözleri yine canımı acıtmıştı.

Orada bir süre durup kendime onu umursamayacağıma dair söz verdim ve hazır yakınlarda pencere varken etrafa hızlı bir göz gezdirmenin zararı olmayacağına karar verdim. Neyse ki etrafta Richard yoktu. Olabileceğini düşünmem bile saçmalıktı. Neden zamanını beni takip etmekle harcayacağını düşünüyordum ki? Ben oldukça sıkıcı biriydim. Tabii bu, koridordan ayrılmadan önce yine dışarıya bakmama engel olmadı.

Kalabalığa tekrar karıştığımda Jaymi'yle karşılaştım. Beni görür görmez kolunun altına aldı ve birlikte yürümeye başladık. Harry'nin beni erkeklerin ilgisini çekmeye çalışmakla suçlaması aklıma geldiğinde gerildim ama bu düşünceyi hemen kovaladım. Ben hiç kimsenin ilgisini çekmeye çalışmıyordum. İlgisini istediğim tek insansa beni bununla suçluyordu. İki haftadır tanışıyorduk ama belli ki o beni hiç tanıyamamıştı.

Bunu umursamayacaktım. Evet, onu umursamayacaktım.

"Şu çocuk kim?" Başımı iki yana sallayıp düşüncelerimden silkelendim ve Jaymi'nin çenesiyle işaret ettiği çocuğa baktım. Jackson'dı. Carly'nin saçlarıyla oynayan Jackson.

Bu görüntü hakkında ne hissettiğini anlamak için Jaymi'nin yüzüne baktım. Normal görünüyordu. Ama bu hislerini gizlemek için taktığı bir maskede olabilirdi. Ona baktığımı fark ettiğinde Jaymi de başını bana eğdi. Birbirimizin gözlerine bakarken gülümsedi. Bu o çapkın gülümsemelerinden değildi. Oldukça doğal ve samimiydi. Karşındakini gülümseten cinstendi.

"İyi misin?" diye sordum dudaklarımın gerilmesini engelleyemeden.

"iyiyim," dedi.

"Gerçekten mi?"

"Hı hı."

"Biliyorum daha yeni tanıştık ama benden bir şey gizlemene gerek yok, tamam mı? Sen istemediğin sürece kimseye bir şey söylemem."

The Claim (Harry Styles Fanfic) / DüzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin