4. Bölüm

17.1K 901 66
                                    


(GIF: Harry'nin Levi Alexis'e yardım ederken ki bakışı)

"Sonra görüşürüz, biraz acelem var da."

Luke'un cevap vermesini beklemeden hızla anından uzaklaştım. Tüm teneffüslerde yanımda olması yetmezmiş gibi üstüne ortak bir dersimiz vardı. Arkası kesilmeyen sorularıyla resmen beni bezdirmişti. Birde yakın davranışları.. tüm gün tetikte durmama neden olmuştu. Öğle arasında onu zorla kandırıp kütüphaneye atmıştım kendimi. Günün en rahat saatlerini de ona feda edemezdim.

Carly'nin arabasına biner binmez kapıyı kapadım ve arkama yaslanıp derin bir nefes aldım. Carly bir süre bana bakıp kaşlarını çatsa da bir şey demeden önüne döndü.

Arabasını her zamanki umursamazlığıyla park yerinden çıkarırken onu izledim. Kaşları hala çatıktı ve yüzü sanki bir sorunu varmış gibi asılmıştı.

"Carly?"

"Efendim?"

"İyi misin?"

Bir anlığına bana baktıktan sonra yeniden önüne döndü. Yüzüne sahte olduğu açıkça belli olan bir gülümseme yerleştirdikten sonra cevapladı. "Neden olmayayım ki?"

"Bilmem."

"İyiyim." Yine kendisini gülümsemeye zorlarken göz ucuyla bana baktı. Daha çok üstüme bakıyor gibiydi. Üstümde bir şey olup olmadığını kontrol etmek için başımı eğdim. Hala Harry'nin tişörtüyleydim ve öyle görünüyordu ki tüm günüm bu tişörtün içinde geçecekti. İşe zamanında yetişebilmem için direk oraya gitmem gerekiyordu. Zaten bundan şikayetçi olduğum da söylenemezdi. Kokusunu bir süre daha almak günümü daha iyi yapabilirdi.

Carly bir elini direksiyondan çekip yanağını kaşıdı. "Sen iyi misin?"

Bu sefer kaşlarını çatma sırası bendeydi. "Evet."

Boğazını temizledi. "Üstündeki.. senin mi?"

Sanki ne giydiğimi bilmiyormuşum gibi tekrar üstüme baktım. Cevap verirken gülümsememi bastıramadım. "Hayır, Harry'nin."

"Harry'nin mi? Neden onun tişörtünü giyiyorsun?"

Bu da neydi şimdi?

"Derste bir kaza oldu. Üstüm ıslanınca yedek tişörtünü bana verdi."

Başını sallarken dudakları hafif gerildi. Bunun bir gülümseme olup olmadığını anlayamadım. "Ah, Harry işte. Ne zaman yardıma ihtiyacı olan bir kız görse hemen yanında biter."

"Pekala Carly, ne oluyor direk söylemek ister misin?"

"Hiçbir şey.. sadece.. bunun sana özel bir şey olmadığını bil istedim."

"Öyle olduğunu söylemedim zaten."

Yüzüne alaylı bir gülümseme yayıldı. "Seni biliyorum Alex. Çoktan başrollerini ikinizin paylaştığı aşk senaryoları kurgulamaya başlamışsındır."

Bir süre inanamazca ona baktım. O ise arabayı Neon'un önüne pak ediyordu. El frenini çekmesine rağmen arabadan inmedim. "Diyelim ki öyle, peki bu seni neden rahatsız etti?"

Carly sanki komik bir şey söylemişim gibi gülmeye başladı. "Rahatsız etmek mi? Sadece ne kadar saf olduğunu hatırlatıyorum sana."

"Ne var biliyor musun? Eğer bir şey söylemek istiyorsan direk söyle. Dolaylı yoldan üstüme gelmeye çalışma."

Ona bir kez bile bakmadan arabadan indim. Kapıyı kapadığım anda arabayı çalıştırması bir oldu. Onu umursamadan kafeye girdim. Bir anlık boşlukta bulunup kapıyı hızla çarpmamla kafedekilerin bana dönmesi bir oldu. Yüzüme mahcup hissettiğimi belli eden bir gülümseme takınıp başımı eğdim ve hızla tezgahın arkasına geçtim. Eşyalarımı arkadaki küçük odaya bıraktıktan sonra hemen siyah önlüğümü üzerime geçirdim ve dağılmış olan yerleri topladım.

The Claim (Harry Styles Fanfic) / DüzenleniyorWhere stories live. Discover now