Bölüm 1

1.1K 54 32
                                    

Şirketimizi büyütmek için yan kuruluş açmıştık ve ben orada çalışmaya başlamıştım. Babam benim yokluğumda kendine yeni bir yardımcı bulmuş ve bugün eve davet etmiş. Her işine koşacağı için de yakından tanımak istemiş ve beraber yemek yiyip sohbet edecekmişiz. Aman ne güzel. Nerde görülmüş yeni alınan bir yardımcının hemen eve davet edildiği. Tabiî ki itiraz ettim ama beni dinleyen kim?

Annem şu anda mutfakta yemek yapıyor. Babam masayı hazırlıyor ve bende odamda üzerimi değiştirdim, aynada kendime bakıyorum. Üzerime beyaz kırmızı çiçekli bir elbise, altına da kırmızı bir babet giydim. Siyah göz kalemi, maskara ve hafif kırmızı bir ruj, işte hazırdım. Bu hazırlık ona çoktu bile.

Odamdan çıkıp aşağıya, salona indim. Her şey hazırdı ve şu meşhur yardımcıyı bekliyorduk. Kimseden ses çıkmıyordu. Babam saate baktığında kapı çaldı.

'Tam zamanında. Bu çocuğu bu yüzden seviyorum işte' dedi. Annem ve bana kalkıp kapıya gitmemiz için el işareti yaptı. Ben eve geldiğimde de böyle seviniyor muydu? Gözlerimi devirerek kapıya yürüdüm ve babam hazır olduğumuzu görünce kapıyı açtı.

'Wonho hoş geldin bizde seni bekliyorduk' dedi. Gördüklerim karşısında şok olmuştum. Hiç bu kadar yakışıklı birini beklemiyordum. 25 yaşlarında, bu zamanın modası olan beyaz saçları, yeşilden bozma gri göz rengi, tatlı, ayrıca kendini beğenmiş kocaman bir gülümsemesi vardı. Babam ve annem hoş geldin deyip tanıştıktan sonra sıra bana geldi.

'Hoş geldiniz' dedim ve elimi uzattım. Başıyla selam verip gülümsedi ardından elimi tuttuğunda garip bir şeyler hissettim. Kocaman bir boşluk ve soğukluk vardı. İçim ürpermişti.

'Fırında tavuk yapmıştım seversin dimi Wonho?' diye araya giren annem beni dünyaya döndürdü. Ellerimiz ayrıldı.

'Elbette Bayan Lee' dedi kibarca başını eğip gülümseyerek.

'O zaman biz gidip sofrayı hazırlayalım' dedi babam ve annemle mutfağa gittiler. Babama baktım ve başıyla içeriye gelmemizi işaret etti. Sonra da Wonho'ya baktım, ara ara şirin ara ara da korkutucu olan parlak gri gözleriyle bana bakıyordu.

'Beni içeriye davet etmeyecek misin güzel bayan?' diye sordu başını sağa yatırarak. Dudakları gülümseyince çizgi halini almıştı. Aklıma bir fikir gelmişti. Bu aralar çok vampir dizisi izlememin yan etkisi de denebilirdi. Vampirleri eve davet etmezsen içeriye giremezlerdi. Bende davet etmemeye karar verdim. Nede olsa onu tanımıyorduk ve ben kötü bir elektrik almıştım. Hem biz kimseyi eve davet etmedik bu zamana kadar. Aileye özgü bir şeydi ben ailemden ne gördüysem onu uyguladığım için eve davet etmemeye karar verdim. Sinsi bir şekilde sırıtarak Wonho'ya baktım.

'Ah evet. Ben gidip sofraya baksam iyi olur' dedim. Kapıyı açık bırakarak arkamı döndüm ve gidiyordum ki,

'Hey beni içeriye davet etmedin ama' dedi. Olamaz. Ne yani benimle dalga mı geçiyordu yoksa gerçekten bir vampir miydi? Tek kaşımı kaldırarak ona baktım ve yanına gittim.

'Seni içeriye davet etmiyorum' dedim. Eğildi ve göz hizama geldi. Gözlerimin içine bakarak,

'Beni eve davet etmek istiyorsun ve davet edeceksin' dedi. Ah buda etki altına alma numarasıydı galiba. Ama bende neden işe yaramamıştı. Etkilenmiş numarası yapmaya karar verdim.

'Evet, seni eve davet edeceğim' dedim boş boş bakınarak. İşe yaradığına sevindi ve doğruldu. Sinsi bir şekilde sırıtıyordu ki.

'Kusura bakma seni eve davet edemem. Senin ne olduğunu ve ne yapmaya çalıştığını bilmiyor muyum sanıyorsun? Hemen şimdi işin olduğunu söyleyip buradan defoluyorsun ve işinden de istifa ediyorsun. Bize zarar vermene izin veremem' dedim kısık sesle ve kızgın bir şekilde suratına baktım.

Lanetin Aşkı ||Shin Hoseok - Wonho||Where stories live. Discover now