Bölüm 3

540 35 27
                                    

                    *************


Annem başımda dikilmiş beni uyandırmaya çalışıyordu.

'Kalk hadi kızım işe geç kalacaksınız' dedi.

'Bugün gitmesem. Çok uykum var. Hem patron benim kendime izin veriyorum' dedim. Annem üzerimdeki yorganı aldı ve

'Hayır tatlım baban patron. Ve bu kitaplarda ne? Nerden buldun bunları?' diye sordu. Birden kendime geldim ve ayağa kalkıp kitapları annemin elinden aldım.

'Benden sakladığınız her şey ve dün gece tavan arasında buldum tesadüfen' dedim üzeri vurgulu.

'Şey... Kızım biz senin biraz daha büyümeni bekliyorduk' 

'Daha ne kadar büyümeliyim anne? Ben 24 yaşındayım' 

'Senin bu işin içine karışmanı istemiyorduk kızım affet bizi' dedi yalvarırcasına. 

'Tamam, anne boş ver. Şimdi izninle hemen hazırlanıp işe gitmem gerekiyor' dedim ve kapıyı açtım. Annem suçlu gözlerle bana bakarak çıktı ve kapıyı arkasından kapattım.

Annem böyle davranmamı hak etmiş miydi? Evet, ama sert davranmamalıydım. Neyse, annem sonuçta bana kızgın ve küs kalamaz. Hem son zamanlarımı daha iyi değerlendirmeliydim. Hemen duşa girip çıktım ve iş kıyafetlerimi giydim. Aşağıya kahvaltıya indim. Masada Wonho vardı sadece. Onun karşısındaki yerimi alırken,

'Günaydın. Annem ve babam neredeler?' diye sordum.

'Günaydın bayan cadı. Annen ve baban senin kitapları bulduğunu ve bu durumda ne yapmaları gerektiklerini konuşuyorlar, mutfakta' dedi. Bunları nasıl biliyorsun der gibi baktım. Oda anlamış olacak ki işaret parmağıyla kulağına dokundu.

'Doğru ya. Pardon unutmuşum. Hala alışamadım' dedim. Wonho sus işareti yaptı ve annemle babam yemek odasına giriş yaptılar.

İkisi de bir ağızdan -günaydın- dediler. Wonho da –günaydın- diye karşılık verdi. Bende bir şeyler atıştırırken onlara bakmadan –günaydın- dedim. Bu günün nasıl biteceğini şimdiden düşünmeye başlamıştım.

Kahvaltımı bitirip odama çıktım. Çantama büyü kitabını ve bir kaç günlüğü tıkıştırıp aşağıya indim.

'Ben çıkıyorum' 

'Beraber gidelim kızım' dedi babam.

'Gerek yok. Benim yolum uzun. Sonuçta aynı şirkete gitmiyoruz' dedim ve evden çıktım.

           Wonho

'Ne olacak bu iş? Fırtına öncesi sessizlik gibi. Biliyorsun sustuğu zaman neler yapabileceğini' dedi Minjee'nin annesi.

'Bir şekilde halletmemiz lazım' dedi Bay Lee.

'Efendim konu ne tam olarak bilmiyorum ama isterseniz ben konuşup biraz yatıştırabilirim' dedim konunun merkezi benim diyemezdim sonuçta. 

'Bunu yapar mısın Wonho?' diye sorarken gözleri ışıl ışıldı.

'Elbette. Yeter ki dargın olmayın birbirinize' dedim gülümseyerek.

'Tamam, hemen git onunla. Size bütün gün izin veriyorum. Yeter ki kızımızı sakinleştir' dedi. Bu kadar çaresizler miydi yani? Minjee sen nasıl birisin? Başımla onaylayıp hemen evden çıktım. Minjee arabasına binmiş gidiyordu ki yanındaki kapıyı açtım.

'Bana da yer var mı?' diye sordum gülümseyerek. Bana kızgın bir bakış attı.

'Sen babamla gitsene. Sonuçta onun asistanısın. Bide seni bırakmakla uğraşamam' dedi.

Lanetin Aşkı ||Shin Hoseok - Wonho||Where stories live. Discover now