5.0

2.2K 232 46
                                    

Selamlarrr ben geldimmm nasılsınız birtanelerim?

Biraz karmaşık ama bir o kadarda olması gerekenin olduğu bir bölüm oldu. Miraç ve aşkıyla dolu bir bölüm için hazırsanız sizi bölüme alalım

İyi okumalar....

Miraç Algın

Bir meraktı benim şimdimin geçmişi, belki de umursamazlıktı bilmiyordum ancak can sıkıntısı olduğu kesindi. Bir insan canı sıkıldığı için şükredebilir miydi bilmiyordum ama ben bunun için sık sık şükrediyordum. Onun gibi biri benim hayatıma girdiği için, hayatım olduğu için, kalbim olduğu için sık sık şükrediyordum ve galiba bunu yapmaktan asla bıkmayacaktım.

Hoş, şikayetçide değildim.

Şimdi yanımda yüzü ağırlıklı olarak mor renkli ışıklarla aydınlanırken dahi gözlerimi ondan ayıramıyorken nasıl şikayetçi olabilirdim ki? Olamazdım- ki eğer olduğumu söyleseydim bu hayatımın en büyük yalanı olurdu.

Onunla tanışalı 6 ay olmuştu, onu göreli ise 4 ay...sesinin zihnime yuva yapmasından ise yaklaşık olarak 5 ay geçmişti. Ve ben bu süre zarfında ona sadece daha fazla aşık olmuştum. Ben ona hayran olmuştum.

Bu altı ayda hayatımda çok bir değişiklik olduğunu söyleyemezdim ancak şunu kesinlikle söyleyebilirdim ki hayatımda olan şeyleri kabullenmeyi öğrenmiştim. En büyük kabulüm ise tek mimiğini bile kaçırmamak için ruhumu şeytana satabileceğim o kadına aşık olmaktı.

Onu sevmek, ona aşık olmak...ona sevdalanmak ve itiraf edemeyeceğim şekilde onunla bir gelecek hayali kurmak, onunla yaşlanmak istemek ve daha nicesi. Ben bunları kabullenmiştim, ben bunları ruhumun ve bedenimin her köşesinde
hissetmiştim.

İlk önce onunla bir can sıkıntısıyla konuşmuş, sonra onu merak etmiş, onu anlamıştım. Daha sonra ise onu sevmiştim, sevmekten de öte ona aşık olmuştum. Deli divana hem de...

Şimdi ise erken demeden, yanlış mı diye düşünmeden sadece onunla bir gelecek hayal ediyordum.

Evet, yaşım 18'di ancak kalbim onunken yaşın önemi olur muydu?

Hem hayaller gerçekleşecek olan geleceğin umudu değil midir?

Ona olan bakışlarımı görüp gülümsediğinde zaten asla düzgün atmayan kalbimin daha da hızlanması hala alışmaya çalıştığım bir şeydi. Konuşsa dahi duyamayacağımı bildiğinden yanıma geldiğinde gülümseyerek kendime çektim. Belini tutan elim karnını da sarıldığında başını göğsüme koydu ve sanki onun gelişiyle tüm dünya sustu.

"Birtanem, ne düşünüyorsun bakalım?" diye yüksek sesle sorduğunda dudaklarımı anlına yasladım önce. Onu öpmeyi bir kaç dakika dahi geçmiş olsa özlemiştim. "Seni düşünüyorum" diye mırıldandım kulağına eğilerek. Nefsim kulaklarına ve boynuna değinde tiki ile boynunu bükerek başını bana doğru yasladı. Güldüm bu haline. Her an tatlı olmak zorunda mıydı?

"Hmm." boğazından çıkardığı sesi taklit ederek burnumu saçlarına yasladım. "Nasıl düşünüyordun peki?" diye mırıldandı onu duyacağıma inandığını düşündüğüm ses tonu ile. İlk önce nasıl cevap vereceğimi bilmesem de onu rahatsız etmemesini umarak "Geleceğimizi" diye mırıldandım mayışmış bir ses tonu ile aynı zamanda nefesimdeki alkol kokusunun onu çok sarmamasını umarak. "Seninle büyüyüp yaşlanacağım zamanları" diyerek başımı kaldırdığımda o da kaldırarak yüzme baktı.

Öyle bakıyordu ki sanki...onun kimsesi, zaten geleceğim olduğumu hissediyordum.

"Sence olur mu?"

"Ne olur mu?"

"Birlikte yaşlanır mıyız?"

"Sen iste yeter bebeğim...zamanı geldiğinde iste yeter."

CAN SIKINTISI /texting Where stories live. Discover now