20. Bölüm

3.2K 133 15
                                    

Sabaha kadar uyuyamamıştım. Çadırdan dışarıya çıktım. Dünden beri sürekli yanaklarıma ateş hücum ediyordu. "Of." Caner arkamdan fırladı birden. "Hayırdır? Niye dertlisin?" Korkutmuştu beni. "Dertli değilim." Güldü. "Emin misin?" Gözlerini kısmış yüzüme bakıyordu. "Herhalde. Neden dertli olayım? Her şey fazla mükemmel. Sen niye dertlisin Caner?" Ne saçmalıyordum ben?

"Çok garip bir kızsın Ceylan." Ellerimle kendimi havalandırdım. "Neyse, hazırlan bugün çalışmaya başlıyoruz. Sende tuğla falan taşırsın." Hızlı adımlarla oradan uzaklaştım. Köyün girişindeki çeşmeye gidip yüzüme su çarptım.

Senin ateşin ikimizi de yakmadan önce kaç benden Ceylan...

"Of sus." Aynı cümle beynimin içinde dönüp duruyordu. Kalbimin içinde tepinen katırları yok etmeye çalışsam da inadına gitmiyorlardı. Kendiliğinden hızlanan kalbime engel olamıyordum.

Tekrar köye yürümeye başladım. Çadıra girmeden önce karşıdan bu tarafa doğru gelen Pusat'ı gördüm. Aceleyle çadıra girdim. "Hemen anlat. Dün akşam ne konuştunuz?" Ayça ve Maria dibime girmişlerdi.

"Hiçbir şey." Ayça beni oturtup sorguya çekti. "Anlat hadi. Meraktan çatlıyorum. Barıştınız mı?" Pusat çadırın dışında olabilirdi. Bu yüzden kelimelerime dikkat etmeliydim. Kafamı salladım. Ayça hemen alkışlamaya başladı. "Oh ne güzel." Yine ateş basmaya başlamıştı. Maria çenemden tutup beni sorgulamaya devam etti. "Başka bir şeyler daha var sende. Ne gizliyorsun?" Yutkundum. "Hiçbir şey." Ayça gözlerime baktı. "Abla sen bu kadar kızarıyorsan vardır bir şeyler. Anlat hadi." Sonra heyecanla bağırdı. "ÖPÜŞTÜNÜZ MÜ?" Keşke bu kadar bağırmasaydı.

"Ne öpüşmesi Ayça? Abartma. Konuştuk sadece." Kaçmaya çalıştım. "Bırakın beni."

Hızlıca çadırdan çıktım. Çadırın yanında sigara içen Pusat ile karşılaştım. "Günaydın!" Neden gelmişti ki? "Ne zamandır buradasın?" Düşünüyormuş gibi yaptı. "Ayça'nın bağırmasından önce de buradaydım." Ayça ve Maria kafalarını dışarı çıkardı. "Merhaba Pusat abi." Pusat sigarasını keyifle içine çekip Ayça'ya el salladı. "Sen biraz fazla kızardın sanki, iyi misin?" Ayça gülmeye başladı. "Abla bu kadar utanacak ne olmuş olabilir?" Gözlerine baktım.

"Havadan hep, güneş yüzüme vuruyor." Hepsi kafasını yukarı kaldırdı. Bu bahaneyi her öne sürdüğümde havada güneş olmuyordu.

"Bugün bulutlu ama sen bilirsin tabi abla." Pusat'ın bakışları yüzümde dolaştı. Yanaklarıma bakıp güldü. "Gitmeyin üstüne. Salça olacak yoksa." Maria gülerek yanıma geldi.

Beni bu durumdan kurtaran ise Tuna ve Caner oldu. "Günaydın Ceylan." Tuna'ya sadece gülümseyip tekrar Pusat'a döndüm. Fazlasıyla rahatsız görünüyordu. "Yine mi sen?" Tuna ile Pusat yine birbirlerine öldürücü bakışlar atıyorlardı. "Yine ben. Çok mu özledin beni? Hatırlatayım mı kendimi?" Caner anlamaz gözlerle bana baktı.

Koştura koştura bu tarafa gelen iki kişiye baktık. Aziz ile Murat ikilisiydi. Arkalarından yavaşça Sedat geliyordu. Gözlerim Aziz ile Ayça'nın arasında dolaşmaya başladı. Bu ikisi hakkında şüphelendiğim bir şeyler vardı. Aynı şekilde Murat'ın da Maria'ya olan bakışları fazla anormaldi.

"Günaydın herkese." Sonra Pusat'a döndüler. "Tekrar merhaba komutanım." Bir şey demedi Pusat. "Günaydın." Ayça bizzat Aziz'e demişti bunu. Gözlerimin önünde aşk yaşıyorlardı. Öksürdüm yapmacık bir şekilde.

Pusat yavaş adımlarla yanıma yaklaştı. "Sonra görüşürüz güzelim." Ortamda derin bir sessizlik oldu anında. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam?

Daha sonrası ise hızlı gerçekleşti. Tuna, Pusat'ın üzerine atlayınca Pusat yine önce beni kendine çekti. Aziz, Murat ve Sedat hızlıca araya atladılar. "Ne oluyor lan?" Pusat ise hâlâ beni tutuyordu.

Köy Hayatı Mı?Where stories live. Discover now