Bölüm 12

3.9K 196 90
                                    

Uzun sürecek bir ders arasına çıkan Zümrüt, eğitim gördüğü kurumun kantinine gidip bir kahve bir de bisküvi rica etti. Aldıklarının ücretini ödedikten sonra kantin çalışanına güler yüzle teşekkür etti ve öğrencilerin oturması için ayrılan yere yöneldi. Cam kenarında bulunan güzel masalardan birine oturdu ve telefonuna bağladığı kulaklığın diğerini de kulağına taktı. Sevdiği şarkı eşliğinde sosyal medyada gezinirken oturduğu masanın sandalyesinde bir hareketlilik hissetti. Gelen Bilal'di.

"Oturabilir miyim?"

Zümrüt kulağından kulaklığını çıkardı ve oturduğu yerde dikleşti. "Tabii, oturabilirsin." Aslında reddetmek isterdi ama kaba olmak veya en azından öyle görünmek istemiyordu.

Bilal ise aldığı onay ile gülümsedi ve elindeki çayı masaya koydu. Ardından yavaşça sandalyeyi çekip oturdu. Üstündeki sweatshirtü düzeltip boğazını temizledi. Zümrüt ise telefonunu kapatıp masaya koymuştu. Şimdi telefonla da uğraşamazdı. Ve masanın altından elleriyle oynuyordu.

Bilal'in ona geçen gün yaşanan olay hakkında konuşmasından veya en basitinden konunun bahsini açmasından oldukça çekiniyordu.

"Bugün derste çok sessiz gördüm seni, normalde edebiyat dersinde fazla sessiz kalmazdın. Bir problem mi var?"

Zümrüt kendisine yönelen soruyla etrafta gezdirdiği gözlerini Bilal'e dikti. Evet, bugün sadece edebiyat dersinde değil diğer derslerde de oldukça sessiz kalmıştı. Bir şey olduğundan değil de bugün böyle bir mooda sahip olduğundan bu tavrı takınmıştı. Son zamanlarda derslerini iyi kavradığını ve yapabildiğini hissettiğinden fazla konuşmuyordu. Zaten Zümrüt genel olarak kalabalık ortamda söz sahibi olmaktan çekiniyordu. Bu yüzden hafifçe tebessüm edip başını iki yana salladı.

"Bir problem yok. Hoca bana söz hakkı vermediği sürece sessiz kaldım zaten. Genelde de öyleyim aslında.."

Çayından bir yudum aldı Bilal. "Edebiyat ve matematik konusunda oldukça iyisin ama." dedi başını sallayarak. "Sınıfa gelir gelmez ortalamayı yükselttin.."

Başını salladı Zümrüt. Biraz da utanmış sayılırdı. "İkisini de seviyorum, ayrıca teşekkür ederim.."

Bilal, "Rica ederim.." dedi ve omuz sıktı, saçlarını düzeltip kollarını masaya yasladı. "Ben edebiyatı çok sevmiyorum.. Daha çok matematik insanıyım."

"Olabilir.." dedi Zümrüt gerginlikten soğuyan elleriyle kahvesini kavrayıp. "Herkesin ilgi alanı farklıdır."

"Öyle, öyle tabii.."

Bunun üzerine daha başka bir şey demedi Zümrüt. Sadece sohbetin bitmesini ve ya onun ya da kendisinin bu masadan gitmesi gerektiğini düşünüyordu. Fazlasıyla gerilmişti ve rahat edemiyordu. O kadar saat dersten sonra kendine ödül mahiyetinde aldığı kahvesini bile içememişti. Huzursuz hissediyordu. Ne yapsam da masadan kalksam diye düşünürken telefonu titremeye başladı. Kayıtlı olmayan garip bir numara onu arıyordu. "Pardon.." dedi ve telefonuna uzandı. Çatılan kaşlarıyla aramayı yanıtladı ve kulağına götürdü.

"Alo?"

"Zümrüt.."

Duyduğu ses tonuyla kalbinin korkuyla dolup taşmasına engel olamadı Zümrüt. O ne hakla arıyordu kendisini?

"Sen.. Sen ne hakla arıyorsun be-"

Karşı taraf nefeslendi. "Fazla vaktim yok Zümrüt. Arkada daha telefonla konuşmayı bekleyen bir sürü insan var, o yüzden ağzımdan çıkan her kelimeyi iyi dinle."

Zümrüt korkuyla yutkunup, elini yumruk hâline getirdi. "Zümrüt?" diye onu yoklamak isteyen Bilal'e bile bakmadı, bakamadı.

"Buradan çıkmam uzun sürmeyecek emin ol. Geride bıraktığım ne varsa geri alacağım ve o Harun denen yavşağa hayatı zehir edeceğim!"

KADER TILSIMI / DADDY İSSUES +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin