20. Bölüm

347 39 19
                                    

Arın
Geceyi bir otelde geçirmiştim. Neyse ki param vardı henüz. Gece uyumadan önce, hayatımla ilgili kararlar almıştım. Herkesin aldığı kararlardan. Hayatımı kendim kazanacağım, kendi ayaklarımın üzerinde duracağımla ilgili kararlar. Ama ben onları gerçekleştirmekte kararlıydım.

Gece uyumadan önce, Kuzey'i de aradım birkaç kez ama ulaşamadım bir türlü. Önce birkaç kez çaldı, cevap vermedi. Ardından da kapalıydı zaten.

Telefonumu şarjdan alıp, bildirimlere baktım. Kuzey, mesaj atmıştı. Ama garipti. En azından tatlı bir kelime yazardı her mesajında. Bunda hiçbir şey yoktu. Sadece, bugün görüşmek istediğini ve saati bildirmişti. Bir gariplik vardı. Onaylayan bir mesaj gönderip, odada bulunan banyoya girdim.

Duştan sonra kıyafetlerimi giyip, saçlarımı da taradıktan sonra çıktım otelden. Otelden çıkmak bir garip hissettirmişti. Yıllardır evimden başka bir yerde kalmamıştım. Askerlik dışında.

Otelden çıktıktan sonra, kliniğe doğru yürümeye başladım. Otelle klinik yakın sayılırdı. O yüzden yürümeyi tercih ediyordum. Bir yandan da kulaklığımı takıp bir müzik açtım. Aklımda düşünceler, kulağımda müzikle kliniğe doğru yürüdüm yarım saat.

Ben kliniğe vardığımda, Kuzey çıkıyordu. Kulaklığımı çıkarıp kutusuna koydum ve Kuzey'e seslendim. Beni görünce yüzünde güller açan adam, ciddi ifadesini hiç bozmadan beni izliyordu. Neler olmuştu bir günde anlamıyordum?

Ben yanına yürürken, o arabanın yanında beni bekledi. Ona hâlâ ailemle kavgalı olduğumu anlatamamıştım. Akşam konuşabilseydik anlatacaktım ama konuşamadık.

"Aramızda sorun mu var Kuzey?" diye sordum tamamen yanına gelince. Kollarını göğsünde bağlayıp, ciddi bakışlarla süzdü bedenimi.

"Bilmem. Sorun mu var Arın?" dediğinde kaşlarımı çattım. Bu Kuzey miydi inanamıyordum açıkçası.

"Dünden beri çok kötü şeyler yaşadım. Sana anlatmak için seni aradım ama ulaşamadım. Şu anda da buz gibisin. Ne oldu?"

"Ne yaşadın? Ben dün seni en son gördüğümde gayet mutluydun." dediğinde, anlamayan bakışlarla yüzüne baktım. Neyi kastediyordu?

"Ne diyorsun sen Kuzey?" dediğimde, aklıma dün akşam Berker'le karşılaştığımız ve bir kafede bir şeyler içtiğimiz anlar geldi. Muhtemelen orada görmüştü. "Yoksa dün akşamdan mı bahsediyorsun?"

"Bak nasıl da hatırladın. Biriyle el ele gördüm seni. Sahilde el ele romantik anlar ha?" dediğinde, boğazıma yumru oturdu. Her şeyi yanlış anlamıştı.

"Sen ne gördün bilmiyorum ama öyle bir şey yok."

"Peki madem öyle bir şey yok, dün akşamı nereden çıkarıyorsun o halde? Gözlerimle gördüm Arın!" dediğinde, gözleri dolu doluydu. Tıpkı benimkiler gibi.

"Gördün madem, neden yanıma gelmedin? Neden bu kim diye sormadın?" derken gözümden düşen yaşa mani olamadım. "Neden hemen seni aldattığımı düşündün? Dur ben söyleyeyim, çünkü bana güvenmiyorsun. O yüzden seni aldatabileceğimi düşündün. O kişinin arkadaşım olabileceği ihtimalini hiç düşünmedin bile." diyerek hızlıca gözümden düşen yaşı sildim.

"Ben ne gördüğümü biliyo-" derken, sözünü kestim sert bir şekilde.

"Sen hiçbir şey bilmiyorsun! Ben onunla el ele değildim. Ne gördüğünü sandın ya da nereden baktın da el ele gördün bizi bilmiyorum ama ben seni aldatmadım. Ben seni çok seviyorum. Bunu da sana söyledim. Neden seni severken başkasıyla birlikte olayım?" dediğimde sessiz kaldı.

"Cevabın yok. Çünkü sen de mantıklı bir açıklama bulamıyorsun." dediğimde, kolumdan tutup, daha yumuşak bir sesle konuştu.

"Hadi gel bir yere gidip orada konuşalım. Ayak üstü konuşulacak bir mesele değil bu." dediğinde, kolumu çektim.

"Konuşulacak bir şey yok. Bitti anladın mı? Bana güvenmeyen birine sevgilim diyemem." dedim ve arkamı döndüğüm anda elimden yakaladı.

"Saçmalama Arın. Gel konuşalım. Ne demek bitti?"

"Ne demekse o demek. Bırak Kuzey." dedim ve elimi elinden kurtarıp yanından ayrıldım. Gözlerimden yaşlar süzülürken, yağmur da yağmaya başlamıştı. Yağmurun altında yürümeye devam ettim. Perişan bir halde, tek başımaydım artık...

Ulan Kuzey... benim çocuklarım niye anlayıp dinlemeden kendi kendilerine hüküm veriyorlar 🥺

TWITCH (BxB)Where stories live. Discover now