20

4.3K 175 22
                                    

Şarkılar,
Hadise : Feryat

İmera: Bitmeyen Sevda

○○○

🎀🍬🪐💧

○○○








Bazen bir bakış bile insana huzur misali gelebilir . Bir gülüş bile insanın içini öylesine ısıtabilir ki. Yağmur 'un bana bakışı, gülüşü içime öylesine bir huzur serpiyordu ki.

Ben gideli üç ay olmuştu. Ben Yağmur'dan gideli koca doksan gün geçmişti. Bu süre zarfında duygusal olmamaya gayret etmiştim ama acılar içinde büyümüş bir kıza ,onu terk etmekten başka nasıl bir kötülük yapılabilirdi?

Üç ay boyunca sahaya inip gizli görevdeydim şimdi ise görevim bitti ve eski tim arkadaşlarımın yanına gidiyordum .

Eskişehir yolu... Bitmek bilmeyen azap bir yol. Kafamdaki sorular susmak bilmiyordu . Yağmur şimdi nasıldır? Beni unuttu mu ? Hâlâ bıraktığım gibi mi? Karşısına çıksam ne tepki verir ?

Kendi kendini soru yağmuruna tutan bir insan olmak da oldukça sorundu. Bindiğim otobüs azıcık daha yavaş giderse şoföre kafa atmak için oldukça iyi bir sebebim olur.

Üç aylık görevde her şeyim değişmişti. Daha az konuşuyordum . Saçlarım ve sakallarım gereğinden fazla kısaydı. Sakallarım bu duruma alışıktı ama saçlarımı aynadaki görünüşümle ben bile çok şaşırıyordum .

Gözlerimi kapattım. Uyumaya çalıştım. Kendime söz verdim içimden. Artık duygusal davranmak yok. Asker adamsın sen ,bir kıza ümit de vermeyeceksin bugün varsın yarın yoksun . Bir gün varsın , elli gün yoksun. Her şey vatan içindi. Ailemi bile karşıma almıştım ,sırf vatan uğruna.

Şimdi bir kızın duyguları yüzünden aklımın karışmasına izin veremezdim. Ben askerdim . Duygusuz , yabancı asker .

Elime telefonumu aldım. Yağmur'dan gelen en son mesajları üç aydır gece gündüz okuyordum . Okumak az kalır , her bir kelimesini ezbere biliyordum . O da bana mesaj atmıyor, aramıyordu artık. Acaba şimdi ne haldedir .

Sosyal medyasına girdim . Hesabını iki aydır gizlide tutuyordu . Her ne yaptıysam onaylamadı. Kendi ismimle kullanmıyordum zaten . Sırf onun için şu illet uygulamayı indirmiştim fakat sadece profil fotoğrafındaki yarım yüzünü izliyordum, saatlerce...

○○○

"Komutanım hoş geldiniz." Timdeki herkesle teker teker sarılmıştım.  Herkesi o kadar çok özlemiştim ki , buradaki herkes benim için çok kıymetliydi. Sahi insan ailesini gördüğünde nasıl özlemezdi ki?

"Komutanım yokluğunda sizin odanızda biz kaldık. Dedikki Komutanım odasının sahipsiz bırakılmasını istemez , bizde Yaverle üç aydır sadece yatıp kalktık. " Ulan bu iki haytayı bilr özlemiştim.

Yaver ve Alper.
İki deli sıpa.
Yolun başındaki iki koca yürek.

Timdeki en küçük askerlerdendi bu iki delikanlı. Sevilirlerdi sevilmesine de çok şımarık, kendilerini on yaşındaki çocuk sanan iki ergenden başkası da değillerdi.

Enselerinden tuttum ikisinin de . "Umarım , yatağımın çarşaflarını değiştirmişsinizdir. "

Enselerinden daha sert tuttum ve kendime doğru bir adım yaklaştırdım.

"Bir daha , Yaver ve Alper delileri ,özel alanıma ,odama adımınızı bile atmıyorsunuz ve size küçük bir sürprizim var." Sırıttılar. Sanırım şok sırıtmaları olacaktı.

"Bugün bütün gün askeriyeyi siz temizleyeceksiniz. Ha bir de yemekhanede de bugünkü hizmeti siz vereceksiniz." Gözlerindeki hayal kırıklığı beni oldukça mutlu etmişti. Zaten paslanmışa benziyorlardı. Enselerindeki ellerimi çektim. İki dağ gibi sendelediler ve selam durup , "Emredersiniz Komutanım. " dediler.

Eşyalarımı odama yerleştirip asıl yapmam gereken şeyi yapmaya gidiyordum. Yağmur'un yanına. Nasıl bir hâlde olduğunu hâlâ çok merak ediyordum .

Taksiye atladığım gibi Yağmur'un çalıştığı kafeye gittim . Yarım saatlik yolculuğun sonunda taksi ücretini şoföre verip kafenin önünde indim.

Kalbim bir tık heyecanlı atıyordu. Ben kendime katı kurallar koysam da kalbim, hep bir adım bu kurallardan farklı davranıyordu.

İçeriye adımımı attığımda gözlerim tamamen Yağmur'u aramak için etrafı taradı. Onu göremeyince bu kafeye ilk geldiğim zaman oturduğum masaya oturdum .

Beş dakikanın ardından Yağmur mutfaktan çıkmıştı. Yüzü gülüyordu. Gülmek ona ne kadar da çok yakışıyordu. Benden önce gelen müşterilerin yanına gidiyordu ki arkasındaki erkek garson onu kolundan tutup kendine doğru çekti.

Afalladı Yağmur. Ama o garsonun bir şey yapmasını beklemeden Yağmur ona sarıldı. Bu bahsettiği garson Murat denen herif olabilirdi .

İkisinin de birbirine sarılmasını izledim on beş saniye boyunca . Sadece izledim . Ardından bedenleri birbirinden ayrılmıştı. Yağmur elini Murat denen itin yanağına koydu ve bir şeyler mırıldandı.

Bu kadarı bana yeterdi. Onu görmek istemiştim ama bu şekilde değil.

Kafeden çıktım,kısa bir süre etrafa bakakaldım. Değişik bir duyguydu bu duygu . En son ortaokulda yaşamıştım bu duyguyu .

Kalp kırıklığı.





















Ah Ali, vah Aliii. Ne ettiler benim Ali'mee :((

Düşünceleriniz??

Yabancı Asker | Texting Where stories live. Discover now